Paylaş
Amerika'da esaretin lağvına en son rıza gösteren eyaletlerden Alabama'nın Montgomery kentinde zencilerin otobüste yerlerini beyazlara vermesi yasalarda yer alıyordu. 1955'te mağaza satıcılığı yapan Rosa Park yoğun bir çalışma günü sonunda evine gideceği otobüsün önünde yer bulmuştu. Sonraki durakta başına bir beyaz adam dikildiğinde şoför '' Yerini ver.'' diye Rosa'yı sertçe ikaz etti. Yorgun zenci kadın ''Kalkmıyorum, istersen tevkif ettir beni.'' karşılığını verdi. Şoförün çağırdığı polis beyaza yerini vermeyen siyahi kadını tutukladı. İlkin eyalet sonra ülke basında protesto gösterileri başladı, zencilerin giderek vatandaşlık haklarına sahip olmasında Rosa Park olayı önemli rol oynadı.
Amerika lider ülke. Özgürlük, serbestinin dik alası burada. Yahudilere nisbet edercesine Deniz Binbaşısı George Lincoln Rockwell'in 1960'da başkentte Kongre binasına taş atımı mesafede kurduğu 'Amerikan Nazi Partisi' sembolik sayıda üyesine rağmen faaliyette. Beyaz ırkın üstünlüğünü savunan, zenci düşmanı Ku Klux Klan cemiyetleri de kırsal kesimde varlığını sürdürüyor.
Ama yakın geçmişe kadar eskinin zenci köleleri otobüslerde ön koltuklara rahatça oturmaya hala cesaret edemiyor. Pazar yerlerinde müzayede ile köle satın alanlar arasında cumhurbaşkanları da var. Amerika'nın üçüncü başkanı Thomas Jefferson kölelerinden Sally Hemings ile yatarak altı çocuk sahibi olmuş. Jefferson hayatı boyunca evlerinde, çiftliğinde hep köle kullanmış.
Başkanı da toprak ağası da açıkgöz Amerika'nın. Aynı yerde 6 yıldan fazla yaşayan zencilere özgürlük hakkı yasalaşınca açıkgöz köle sahipleri süre dolmadan karın tokluğuna çalıştırdıkları zenci köleleri bir kaç günlüğüne Kanada'ya götürüp geri getirmek suretiyle yasayı delmeyi başarmışlar.
New York'un zenci toplumu kölelik dönemini anımsayıp tekrar ikinci sınıf vatandaşlığa düşmek kaygısında mı? Sanmıyorum ama beyazlar kadar özgür de değiller. Çoğu semtte apartman kiralamakta, koperatiflerden ev satın almakta güçlükle karşılaşıyorlar. Gece karanlığında taksi şoförleri çoğu zaman öndeki zenciyi değil iki sokak ilerdeki beyazı almaya yanaşıyor.
Oysa New York karmaşık bir şehir. Cadde sokakta gezinirken, dev mağaza, markette alışverişte iken kulağınıza gelen lisanlar arasında duymadıklarınız da var. Mesela: Kru, Faroese, Cajun, Amharic, Tagalog, Syriac, Miap, Malayalam, Gujarathi. Bunlar irili,ufaklı göçmen topluluklarının lisanları. Konuşulan tüm lisanların sayısı 115. İnsanların gezmeye, görmeye veya kalmaya can attığı şehirde beyaz, siyah ve kahverengi ırklar nüfus çoğunluğunda atbaşı gidiyorlar. 9 milyon nüfusta 1.5 milyon insanın İngilizce okuma yazması yok. Amerika'da 25 milyonu aşkın yabancı doğumlu yasal göçmen veya kaçak yaşıyor. Irk, din, kültür farklarına rağmen 320 milyon insanın kavgasız, gürültüsüz, iç çatışmalara iltifat etmeden yaşam sürmesi ibret verici bir husus. Dış gözlemciler Yeni Dünya'dan söz ederken ''Ülkelerin Ülkesi'' sözcüklerini kullanıyor. Fransız filozofu Jean Baudriard ise '' Amerika diye bir şey yok, yalnızca Amerika diye bir manzara var.'' diyor.
Paylaş