Doğan Hızlan: Zorunlu ‘O'Sole mio’ dersi konulmalı

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Milli eğitim bakanı Metin Bostancıoğlu'nun yerinde olsam Sedat Ergin'in Son yemekte opera sürprizi yazısını (Cuma 21 Nisan 2000, Hürriyet) çoğaltır, 23 Nisan'ı kutlayan bütün çocuklara dağıtırdım.

Sonra da onların yüzündeki gülücüklere bakar, 'şimdi neşe doluyor insan', diyebilirdim.

Şarkı söylemenin, mevkie, yaşa başa bakmadığının pusulasını onlara gösterir, yaşama sevincine çağırırdım, bağırarak.

Hayatın içinden gelmeyen, kuşaktan kuşağa sakızlaşmış nasihatlerle, tarihi söylevlerle geçen 23 Nisan bayramlarını öğrencilik defterinde bıraktık çoğumuz.

Büyümüş de küçülmüş pozunda ezberletilenleri okuyan, törenin bir an önce bitmesini isteyen öğrencilerden biriydiniz belki de.

Son yemekte opera sürprizi'nin girişinden bir bölümü okursanız, belki, ne demek istediğim konusunda daha anlaşılır bir noktaya varabilirim: 'Which key' (Hangi anahtar) diye sordu Jiang Zemin.

Piyanist Figen Serbest, yanıt verdi: Fa majör. Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, piyaniste si flat.. (Si bemol) diye seslendi.

Piyanistin önündeki notalarda ünlü Napoliten şarkısı 'O'sole mio' fa majöre göre düzenlenmişti. Piyanist şarkıyı sibemol majöre uyarlamalıydı.'

Evet, bu üçlü konuşmaya kimse bir anlam veremedi ve Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı davetli topluluğuna döndükten sonra şarkıyı söylemeye başladı.

Sedat Ergin, salondakilerin şaşkınlığının öyküsünü ince kıyılmış ironisiyle bize aktarmış.

Tam 23 Nisan mesajı.

Çocuklar, cumhurbaşkanı olursanız O'sole mio'yu söyleyen bir cumhurbaşkanı olunuz. Hep dinleyenler arasında değil söyleyenler içinde de yerinizi alınız.

***

HAKAN AYSEV'i aradım, bir cumhurbaşkanı ile düet yapmanın heyecanını sordum:

'Karşımda her şeyiyle doğal bir insan oturuyordu. Sanki şarkı söyleme enerjimin kaynağıydı. Onunla birlikte söylerken kendimi Çankaya Köşkü'nde değil de, evimde dostlarım arasında hissettim.'

Sedat Ergin'in belirttiğine göre; Cumhurbaşkanının hobisi opera aryası söylemekmiş.

Ah! Hobisiz politikacılarımız, hobileri politika olan yöneticilerimiz.

Okullara konulacak zorunlu dersler arasında O'sole mio'yu tavsiye etmemin de nedeni bu.

Ciddiyetle sahte vakarlığı ayıran çizgiyi bilen bir kuşak yetiştirmek için. Terbiye ile başı eğiklik arasındaki farkı bilinçle seçen bir kuşak olabilmeleri için.

Şarkı söylemenin, ayıp olmadığının öğretildiği, bazı mevkilerle, bazı mekanlarla bağdaşmayacağı yalanına inanmayan, ciddiyet kumkumalarına gülüp geçen bir kuşağı arzuluyorum.

Çoğu aile, sahneye fırlayan çocuğu eteğinden çeker, ağırbaşlılık uyarısında bulunur. O çocuk da, ömür boyu, birinin onu eteğinden çekeceği kompleksiyle yaşar, çekilmemesi için de hiç bir zaman ileri fırlamaz.

Erkekler ağlamaz sözüyle, insanlığından, duygularından uzaklaştırılır.

Böylece de toplantılarda mum gibi iskemlesine dikilip, oturup kalır.

Artık çocuklara edebiyatın, sanatın tadını bir büyük gibi vermek gerekiyor.

Özgür olmayı, kendilerini sansürlememeyi tatmalarını sağlayalım.

Hayatın çağrısına, neşesine, sevincine bütün kapılarını açsınlar, kişiliksizliğin kilitlerini kırsınlar.

***

BUGÜN 23 Nisan.

Acılara, yıkımlara, yıkıntılara, yoksulluklara rağmen şarkı söyleyebiliyor musunuz? Evet derseniz, benim de içime neşe dolacak.

Yazarın Tüm Yazıları