Paylaş
YILDIZ KENTER'in yazıp yönettiği 'Hep Aşk Vardı'yı seyrettim. Yıldız Kenter'in eksen kişiliğinde; kendisinin ve ailesinin hayatı, bir tiyatro ustasının kalem gücü ve oyuncu maharetiyle bize sunuluyor.
Bir aile destanı da diyebilirsiniz.
O günlerden bir anı.
Kenterler, şimdi de oynadıkları tiyatroyu binbir güçlükle yapıyorlar ama borçlarını bir türlü ödeyemiyorlar. Günde üç oyun oynuyorlar, gene de faiz yükü altında eziliyorlar.
Bir gün banka haciz koyuyor.
Nereye başvursalar nafile...
Yıldız Kenter, son çare olarak dönemin başbakanı Süleyman Demirel'e başvurup, ondan randevu istiyor.
Demirel'in cevabı on dakika sonra iletiliyor:
‘‘Yıldız Kenter'in randevuya ihtiyacı yoktur. İstediği zaman gelebilir.’’
Ankara'ya gidip Demirel'in yanına çıkıyorlar, Demirel; ‘‘Gidin otelde istirahat edin, sonucu size söyleceğim,’’ diyor.
Otelde sıkıntı icçinde beklerlerken, müjde telefonu geliyor:
‘‘Haciz kaldırıldı, tiyatrolarına gitsinler ve oynasınlar.’’
Çok etkiledi beni, bir devlet adamının, bir politikacının hiyerarşisinde sanatçıya tanıdığı ayrıcalık.
Süleyman Demirel'in kimliğini benim gözümde değerli kılan unutulmaz bir örnek.
* * *
YILDIZ KENTER'i zirvede seyrettiniz. Tiyatro sahnesinde, film karesinde, televizyon ekranında.
Kimdir Yıldız Kenter?
Zirveye çıkan dikenli yolda, yoksulluktan bugüne gelişin öyküsünü bilir miydiniz?
Hayır; o zaman 'Hep Aşk Vardı'yı seyredin.
Anne, oyuncu, çocuk, kardeş, eş Yıldız Kenter'in bütün kimliklerini bir Shakespeare trajedisi gibi izleyin.
Hayatlarımız bir tiyatrodur, diyeceksiniz. Hele bir oyuncunun hayatı. Sahne ile hayatın gerçeği nasıl da birbiri içinde eriyor.
Zaman zaman oynuyor muyum, yoksa yaşıyor muyum? Böyle bir soru belki de gereksiz, çünkü ikisini bir usta oyuncunun ayırması ne mümkün.
Acılar, mutsuzluklar, yıkımlar... Nesnel ve öznel darbeler.
Elbet bu yaşamın içinde alabildiğine siyaset de var, alabildiğine bu ülkenin mihenk taşları da...
Anne var, baba var, Müşfik Kenter var, Leylá Kenter var, Şükran Güngör var.
27 Mayıslar, 12 Martlar, 12 Eylüller, tutuklamalar, bir kızın mücadelesi var.
'Hep Aşk Vardı', bir yaşamın bencil günlüğü değil, Türkiye'deki bir sanatçının özverili başarı haritası.
Özeleştiriler hiç kuşkusuz bu oyuna gerçeklik katıyor.
Yaşam öyküleri, sadece bir kurguya dayanıyor ve gerçekleri örtmeyi amaçlıyorsa, sahihlikten yoksunsa, okunmaz, seyredilmez.
Hep Aşk Vardı, içtenliğiyle seyirciyi etkiliyor önce.
Her güzel işe bir çok dostun katkısı olur. Yıldız Kenter de oyununu lezzetlendirenlere gönül borcunu ödüyor.
* * *
YILDIZ KENTER'in teşekkürünü aldım yazımın sonuna:
‘‘İki saate sığdırmaya çalıştığım yetmişiki yılımı yaşanır kılan tüm dostlara, tüm düşmanlara, yok ama yok, yetmişiki yılın süzgecinden geçenlere bakınca, düşman sandıklarıma, güzelleştirmiş zaman onları da... öyle geliyor bana... teşekkürler onlara da...’’
Hep Aşk Vardı'yı seyredin, bir sanatçının renkli yaşamı, zirveye çıkışın ve kalışın öyküsü sizi mutlaka etkileyecek.
Paylaş