Paylaş
Türk basın tarihiyle ilgili birçok kitap yayımlandı. Araştırmalardan, tezlerden bu konuda bilgi sahibi olabiliyoruz.Ne var ki, gazetecilerin anlattıklarından oluşan sözlü tarih, yazılamayanların, yaşananların belgesidir.
Demokrasiye darbelerle ara verilen bir ülkede, tanıklıklar yalnız basın tarihinin değil, özellikle siyaset tarihinin de birçok gizli kalan yönünü sergiler.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan üç ciltlik ‘Türkiye Sözlü Basın Tarihi’, dünden bugüne basının anatomisini öğrenmek, aşamalarının tahlilini yapabilmek için sık sık başvuracağınız bir kaynak niteliğini taşıyor.
Kitabı; Suat Sezgin, Veli Polat, H. Esra Arcan hazırladılar.
Bu tarih kitaplarıyla basın mensuplarını, iktidar-basın ilişkisini, basın özgürlüğüne konulan engelleri öğrendiğinizde bugün neyin değişip değişmediğini göreceksiniz. Bütün bir süreci algıladıktan sonra daha doğru, nesnel, tarafsız karar vereceksiniz.
54 GAZETECİ YANITLIYOR
Basının birçok tanınmış adının, yazılarının ötesinde, yaşamından izdüşümler onları daha yakından tanımanızı sağlayacaktır. Onların mücadeleleri Türkiye’nin doğru bir haritasını çıkarmakta en güvenilir, inanılır kaynak sayılmalıdır.
Bu tür kitaplar yalnız basın tarihini bilmek isteyen meraklı okurlar için değil, bütün yakın tarihi bilmek isteyen yeni kuşak, özellikle iletişim öğrenimi yapanlar için önem taşımaktadır.
Yapacakları mesleğin zorluklarını, onurlu direnişleri örneklerden okumak, aynı meslekten olanları özendirecektir.
54 gazeteci, basın dünyasından kişiler soruları yanıtlamışlar.
Birinci cilt Taha Toros’la başlıyor. Üç cilde şöyle bir baktığımızda Takrir-i Sükûn Kanunu uygulamalarıyla başlayıp 1931 Matbuat Kanunu ve Ceza Kanunu’yla devam eden ve Demokrat Parti iktidarındaki yeni basın kanunu ile iyice tırmanan zorlukları göreceksiniz. Tuhaf biçimde basın bu topraklarda kurulduğu günden beri baskı altında bırakılmış ve bunun en sert örneklerini hep darbe dönemlerinde ve sonrasında çıkarılan yasalarla yaşamıştır.
‘AYAR VERMEK’...
Kitapta sadece yalınkat, kronolojik bir basın tarihi anlatılmıyor; ‘Cumhuriyet Kuşağı Gazetecileri’, ‘Yeni Alfabeyle Gazete Okuru Olan Geleceğin Gazetecileri’, ‘Çocukluktan Başlayan Gazetecilik Serüvenleri’, ‘Çay-Simit Gazeteciliği’, ‘Dönemin Gazeteciliğinde Toplumsal Cinsiyet ve Etnik Ayrımcılık’, ‘Gazetecilikte Kaybolan Uzmanlık: Beyoğlu Muhabirliği’, ‘Teknolojik Yoksunluğun Dayanılmaz Çilesi ve Yaşar Kemal’in Daktilosu’, ‘Yazar Gazete Sahibi-Tüccar Gazete Sahibi Çelişkisi’ ve ‘Özlük Hakları ve Mesleki Örgütlenme’ gibi bölümlerde de gazetecilikle ilgili meseleleri değerlendiriyorlar.
Nihayetinde göreceksiniz ki her dönemin iktidarı önce basın mensuplarıyla uğraşır. Çoğu zaman yeni kanunlarla özgürlük getirdiklerini iddia edenler, eleştiriye tahammül edemedikleri için yeni kanunlarla, moda deyimle ‘ayar vermeye’ çalışmışlardır.
Paylaş