Paylaş
Adana Seyhan Belediyesi ve Yaşar Kemal Vakfı, ‘Yaşar Kemal Sanat Günleri’ni bu yıl Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin katılımıyla gerçekleştirdi.
Günlerin mottosu Yaşar Kemal’in şu sözüydü:
“İnsanı tanımak, insanın en büyük özelliklerinden birisi olan yaratıcılığı tanıyabilmekten geçer... Doğa ve insan ilişkilerini anlamak, doğayı yaşamak günümüzde her zamankinden daha anlamlıdır.”
İkincisi gerçekleştirilen günlerin amacı, gençliğin Çukurova’nın özelliklerine, doğaya ve sanata duyarlığını geliştirmek, onların rekabete yönelmeden çevrelerine, doğaya yeniden bakarak, bölgelerini daha iyi tanıyarak yaratıcılıklarını ifade etmelerine olanak sağlamak.
Röportaj, kısa film yapımı ve kapak tasarımı konularında atölyeler düzenlendi. Lise öğrencileri Yaşar Kemal’in ‘Hüyükteki Nar Ağacı’ yapıtından yola çıkarak gözlemlerini, algı ve yorumlarını farklı bir sanat diliyle aktardılar.
‘Hüyükteki Nar Ağacı’ yazarın bir gençlik çağı eseri. Daha sonra derinlemesine işleyeceği pek çok temayla ilk bu romanda karşılaşıyoruz: doğanın şiiri, insanın kendi şiiri, insanın insanla ilişkisi, özveri, dayanışma, dostluk, sevgi ve sıkıştıkça bir düş, bir mit dünyası yaratıp oraya sığınmak gibi...
Romanın yazıldığı yıllar, tarımda makineleşmenin başladığı 1950-53 yılları, Marshall Yardım Planı çerçevesinde Türkiye’ye 40 binden fazla traktör girmiştir. Yaşar Kemal bu dönemi şöyle anlatır:
“Doğa karşısından makina karşısına geçiş, örneğin atla toprak sürerken traktörle toprak sürmeye başlama, insanlık için yepyeni durumlardır. Kadim geleneklerden, duygulardan, alışkanlıklardan vazgeçip başka bir duruma, başka duygulara, başka alışkanlıklara geçiş demektir. Bu durum bence insanoğlunun en ilginç durumudur. İnsan doğadan makinaya geçerken, en kaba çizgisiyle, tarihinde belki ilk olarak kesinlikle bir durumdan başka bir duruma atlıyor. Geçiyor demiyorum, gerçekten atlıyor. Bir romancı için, insan psikolojisini sonuna kadar deşmeye, bütün olanaklarını sonuna kadar aydınlığa çıkarmaya, insanda, insan psikolojisinin sonsuzluğunda yeni ufuklar bulmaya çalışan bir romancı için bu atlama durumu bulunmaz ilginçlikte bir durumdur. Hele bu durumu bir romancı bizzat yaşamışsa, öküzle atla çift sürerken traktörle tarla sürmüşse, hele dev fabrikalarda köyünden on iki yaşında gelip çalışmışsa...”
YAKLAŞIK altı hafta boyunca üç farklı atölyede çalışmalar sürdürüldü: kısa film, kapak tasarımı ve röportaj yapıldı.
Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından yürütülen röportaj atölyesine 100 gencimiz katıldı. Seçilen 23 röportaj kitap halinde yayımlandı.
Adana Çukurova Güzel Sanatlar Lisesi yürütücülüğünde 106 öğrencinin kapak tasarımlarından bir seçki 16 Kasım 2018’de Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde sergileniyor.
Akdeniz Film eşgüdümünde Zafer Özgentürk tarafından yürütülen kısa film atölyesinde 79 gencin çalışmaları bir belgesel, dört kurmaca film halinde derlendi. Gösterimi 16 Kasım akşamı yine aynı merkezde yapıldı.
Yaşar Kemal Vakfı, Karacaoğlan’ın “Yiğidin Eyisi Sözünden Olur” dizesi ile adlandırdığı sergide vakfa armağan fotoğraflardan bir seçki ile yazarın hayatından kesitler sunuldu.
Ağrı Dağı’ndan Bodrum’da sünger avcıları teknelerine, Halide Edip, Azra Erhat, Orhan Kemal, Sabahattin Eyüpoğlu, Âşık Veysel, Türkan Şoray, Tarkan ile fotoğraflar gibi vakfa armağan edilen kareler bu sergide yer aldı. Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde bir hafta boyunca gezilebilecek.
Yaşar Kemal Sanat Günleri, Kardeş Türküler’in konseriyle sona erdi.
Yazarların doğdukları yerde anılmaları, bu etkinliklere ayrı bir zenginlik katıyor. Özellikle orayı Yaşar Kemal gibi edebiyata getiren bir ad için bu toplantılar edebî bir zorunluluk anlamı taşıyor.
Bütün dünya gençlerinin, Türkiye’yi, Türk insanını bütün serüveniyle tanımasının onunla mümkün olduğunu söylemek bilineni tekrarlamak sayılır.
Aslında daha da önemlisi, orada doğan, orada yetişmiş, orada yaşayan ve orada okuyanların bu toplantılardan yararlanmalarını birkaç açıdan değerlendirmek gerekir.
Değişen Türkiye’nin değişim aşamaları onun yapıtlarında bütün çarpıcılığıyla edebiyata armağan edilmiştir. Siyasetle yaşama biçiminin, bu değişim içinde yer alan kahramanlarının bireysel ve toplumsal tarihi, yalnızca edebiyat açısından değil toplumbilim açısından da özgün bir malzemedir.
YENİDEN Yaşar Kemal’i okuyalım, iyi yazarlar okura yeni bir keşif imkânı tanırlar.
Paylaş