Paylaş
Mustafa Kutlu Türk edebiyatının ustalarındandır. Uzun Hikâye de iyi bir kitabıdır. İyi bir yazarla iyi bir sinema yönetmeni bir araya gelince, iyi bir filmin ortaya çıkmasını sağlamışlar.
Uzun Hikâye, Türk edebiyatında çok işlenmiş bir konuya eğiliyor. Kasabayı, kasaba yaşantısını anlatıyor.
Kutlu, kasabanın kâbusunu, kasabalıların ikiyüzlülüğünü kaleme getirmiş.
Geniş bir tip galerisinde, her kesimden insanları okuyabiliyorsunuz. Bu karakter zenginliği filmin seyredilirliğini ve elbette niteliğini artırıyor.
Mustafa Kutlu, kasaba gerçeğini bir cümlede özetleyivermiş:
“Kasabalardan kaçanların serüvenleri ne kadar birbirine benzer ve niçin sonu hep hüsranla biter?”
Kitabın kahramanı Ali’nin inandırıcılığı, etkisi, yazarın onu bir doktrine bağlamamasından kaynaklanıyor. Hiç kuşkusuz Ali toplumcu bir anlayışın sonucu, halk tipi.
Bir siyasal inancın doğrultusunda mücadele etmiyor, dürüstlük, doğruluk adına, ilkeleri uyguluyor. Herkesin hakkını savunuyor.
Biraz aklına estiği gibi yaşayan, rengi ve ruhu olan Ali, sinemaya aktarılınca da başarılı bir portreyle karşımıza çıkıyor.
Kutlu, ressam olmak isterken edebiyatçı olur, üniversiteyi bitirme tezinde ikisini de birleştirir, tezinin konusu, “Sait Faik’te Plastik Unsurlar”dır.
Osman Sınav’ın oyuncu kadrosu başta Kenan İmirzalıoğlu olmak üzere iyi ve en önemli usta isimlerden oluşuyor.
Bakın kimler var: Tuğçe Kazaz, Cihat Tamer, Ushan Çakır, Ufuk Karaali, Mustafa Alabora, Mahir Günşıray, Zafer Algöz, Güven Kıraç, Altan Erkekli, Elif Atakan, Şener Kökkaya, Kürşat Alnıaçık...
Ben beğendiğim hikâyenin, beğendiğim bir film haline dönüştüğü yargısına rahatça vardım. Edebiyatla sinema arasındaki gerekli dostluğu beğendim.
* * *
TÜRK sineması için Türk edebiyatı mutlaka başvurulması gereken bir kaynak. Yalnız Türk sineması değil, televizyon dizileri de Türk edebiyatından yararlanmalı, yararlanıyor da.
Burada yazarlarla yönetmenlerin bir noktada anlaşmaları gerekiyor. Kimi yazarlar eserlerinin yazıdan perdeye olduğu gibi, yazarın aklındaki gibi aktarılmasını istiyorlar. Bu anlayış sanatlar arası farklılığı gözetmiyor. Edebiyat başka, sinema başka. Önce bu ayrımı yazar kabul etmeli.
Uzun Hikâye’de bunu gördüm, metni de okuduğum için farkları daha iyi görebildim. Beni rahatsız edecek bir değişiklik, farlılık görmedim.
Ancak seyircilere bir tavsiyem de olacak.
Bir edebiyat uyarlamasını seyrederken onun sinema olduğunu unutmayın, ayrıca ne olursa olsun önce kitabını okuyun. Böyle bir okuma, seyirci/okur birlikteliği vesilesiyle yorum zenginliği getirir. Hem yazarın hem yönetmenin başarısını ayrı ayrı değerlendirebilirsiniz. Yanlış bir düşünceye saplanmayın.
Bir filmi seyrettiğinizde, şayet kitabını okumadıysanız kitap hakkında fikir sahibi olamazsınız... Ancak kitabı okuduğunuzda, film için eleştiri hakkını kazanabilirsiniz.
Türk yönetmenler edebiyatımızı değerlendirsinler. Ayrıca Türk yazarlarına senaryo ısmarlasınlar. Usta işi birliktelikler böyle kurulur.
* * *
BAYRAM günlerinde zevkle seyredebileceğiniz bir film Uzun Hikâye, seyretmeden önce ya da seyrettikten sonra Uzun Hikâye kitabını da okuyun.
Mustafa Kutlu için kaynaklar:
Uzun Hikâye, Mustafa Kutlu, Dergâh Yayınları,
Hikmet ve Âhenk-Mustafa Kutlu, H.Salih Zengin, Ağaç Kitabevi Yayınları,
Aynanın Sırrı-Mustafa Kutlu-Sempozyum Bildirileri/Haz.: M.Fatih Andı-Bahtiyar Aslan, Küçükçekmece Belediyesi.
Paylaş