Geçenyıl doğumunun yüzüncü yılı nedeniyle Necip Fazıl’ın edebiyat eserleri ve düşünceleri üzerine çalışmalar yoğunlaştı.
Herkes onu şiirinden inancına kadar yeniden değerlendirdi, adeta yüz yıllık serüven içinde değişen ve değişmeyen yanlarını tespit etmeye çalıştılar. Geçtiğimiz aralık ayında çıkan bir kitap ve ocak ayında yayımlanan bir derginin özel sayısı asıl yankıların 2005 senesinde süreceğini gösteriyor.
Hece dergisinin Düşünce, Tarih ve Bir Coğrafya Tasarımı Olarak BÜYÜK DOĞU VE NECİP FAZIL KISAKÜREK özel sayısında (Sayı. 97, Ocak 2005) Ahmet Çoban’ınBir Dehanın Oluşumu (Kendi Dilinden Necip Fazıl) yazısının ilk cümlesini birlikte okuyalım:
GİRİŞ: Necip Fazıl, daha kendi sağlığında şöyle der: ‘Benim hakkımda yazılanlar kendi eserlerimin belki de yüz misliydi. Fakat bu yazılardan bir dirhem cevher çıkaramazsınız.’
Şair yaşasaydı, bu yazımdan sonra ona, cevher var mı bu yazıda sorusunu yöneltirdim.
Genelde şairler, kendileri hakkında yazılan yazıları beğenmezler, Necip Fazıl Kısakürek’in bu tespitini de olağan karşıladım.
Doğumunun 100. yılında Türk şiirinin önemli adı, düşünceleriyle de tartışılan Necip Fazıl Kısakürek’in Çile başlığı altında toplu şiirleri iki yayınevi tarafından yayınlandı:
Büyük Doğu ve YKY. Büyük Doğu daha evvelden zaten basıyordu ancak özel ciltli baskısıyla kitabı Üstad’a yakışır bir hale getirdi.
Hece dergisinin 884 sayfalık, şairi bütün yönleriyle ele alan özel sayısı şu bölümlerden oluşuyor:
Düşüncesi/ Şiiri/ Tiyatrosu/ Romanı ve Dili/ Tanıklıklar/ Soruşturmalar/ Albüm/ Kaynakça.
NECİP FAZIL’A KİTAP
Çeşitliyazarların, uzmanların yazılarından oluşan Necip Fazıl. Doğumunun 100. Yılında, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayınlandı.
Kitapta, Mehmet Çetin’in Türk Edebiyatında Fırtınalı Bir Zirve yazısında Necip Fazıl’ın ayrıntılı hayatını bulabilirsiniz.
Onun hayatını okuduğunuzda, buradan eserlerindeki izdüşümleriyle karşılaştırabilirsiniz.
M. Orhan Okay, Necip Fazıl Şiiri ve Poetikası’nda bakın ne diyor:
‘Necip Fazıl Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde, şiirin estetiği üzerinde ısrarla duran birkaç edebiyatçıdan biridir.’
Okay, onun poetikasını Ahmet Haşim’in ve Orhan Veli’ninki ile mukayese etmektedir.
Beşir Ayvazoğlu’nun ‘Çile’ Penceresinden Necip Fazıl yazısında, şaire alışılmışın dışında bir yaklaşım bulacaksınız.
Talát S. Halman’ın, Mustafa Şerif Onaran’ın yazıları, şiiri için şimdiye kadar söylenenlerden farklı, başka bir kesimin sesi olarak ilgi çekici gelecektir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hazırladığı kitapta, başka şairlerle Necip Fazıl’ı mukayese eden iki yazıya dikkatinizi çekerim:
Biri Kolektif Aklın Senfonya ve Serenad şiirlerinde buluşturduğu iki şair: Necip Fazıl Kısakürek ve Herman Hesse, diğeri de Ahmet Cuma’nın Necip Fazıl Kısakürek ve Rainer Maria Rilke’nin Şiirlerinde İmgesel Anlatım.
Mehmet Nuri Şahin-Mehmet Çetin’in hazırladıkları Doğumunun 100. Yılında Necip Fazıl’da şiirini izleyen bölümlerde hikáye ve romanları, tiyatro eserleri, sinema ve senaryoları, müzik ve bestelenen eserleri, belgeler-eserler-kaynakça bölümleri de yer alıyor.
Gerek özel sayıyı, gerek kitabı okuyunca Necip Fazıl’ı bütün yönleriyle tanıyacak mısınız?
Hiçbir kitap, hiçbir yazı bir şairi, düşünce vadisinde de iddia sahibi olan adamı tanımak için yeterli değildir.
Ancak bu konuda okurlara başka bir yöntemi salık veririrm.
Necip Fazıl’ı tanımak, düşüncesinden edebiyatına kadar her yönüyle fikir sahibi olmak için önce onun eserlerini okumanız gerekir. Her edebiyatçı için geçerlidir bu, ama onun için özellikle gereklidir.
İki kaynak çalışmanın da okura yüklediği bir görev var. Bu metinleri, eleştirileri nesnel biçimde okumak. Ne yazık ki, onun şiiri, kendisi, düşüncesi için yazılanların ortak bir özelliği vardır: Ya sevilir ya da kıyasıya eleştirilir. Çünkü fanatik sevgililer, bu saplantıları yüzünden başka okurları uzaklaştırırlar, oysa bilgiler ışığında onu okuduğunuzda gerçekten iyi bir Türk şairi ile, şiir hayat üzerine düşünen biriyle karşılaşacaksınız.
Hece’de, kitapta size epeyce zengin malzeme sunuluyor, bunlar arasından ayıklama elbet sizin beğeninize, sizin kafanızdaki Necip Fazıl imajına göre yapılacaktır.
Dileğimiz her şair, her edebiyatçı için bu tür çalışmaların yapılması.
NECİP FAZIL 100. YILINDA BİLE TARTIŞMA YARATTI
DOÇ. DR. ALİ İHSAN KOLCU
Baudelaire’in nefsi şehvete Necip Fazıl’ınki kumara boyun eğmişti
Türk edebiyatında Baudelaire adıyla birlikte üzerinde taşıdığı tesiri göstermesi bakımından adı zikredilen şairlerden biri de Necip Fazıl’dır. Şairin Baudelaire’le yakınlığı, yazılarından anlaşıldığına göre, Paris yıllarına dayanmaktadır. Paris tıpkı Yahya Kemal ve Tanpınar gibi Necip Fazıl’ı da büyüleyen bir şehirdir. Bu bakımdan Yahya Kemal’le aralarında büyük benzerlikler vardır. Her ikisi eğitim amacıyla bu şehre gitmişler ve bir ‘diploma’ sahibi olmadan Türkiye’ye dönmüşlerdir. Her ikisi de Paris’i bir ‘fláneur’ (gezgin) gibi dolaşmışlar, bu şehrin kültür ve hürriyet kokan sokaklarında süfli lezzetlerin peşinde koşmuşlardır...
Necip Fazıl’ın Baudelaire ile olan ünsiyeti, hayatın uç noktalarına kadar nefsinin arzuladığı biçimde gidebilme cesaretine sahip olması noktasında birleşir. Baudelaire ömrünün sonuna kadar, zaman zaman şikáyet etmesine ve kaçıp kurtulmak istemesine rağmen, nefsinin emrinde yaşamış bir sanatkárdır. Onun nefsinin tutsak olduğu başlıca faktör ‘şehvet’ ve ‘kötülük’ tutkusudur. Necip Fazıl’da ise bu, ömrünün sonuna kadar değişik biçimlerde devam edecek olan ‘kumar’ tutkusudur. Kumar, Necip Fazıl’da sadece káğıt ya da zarların tayin ettiği bir ‘oyun’un heyecana sürüklediği bir ruhun tatmini değil, aynı zamanda bir hayat felsefesi ve yaşam biçimidir.
Baudelaire’den Necip Fazıl’a tesir eden temel izlek, onun bohemliğinin tezahürü olan bu ‘kumar’ tutkusudur.
(Doğumunun 100. Yılında Necip Fazıl kitabından bir alıntı, Kültür Bakanlığı Yayınları).
MEHMET SOYAK
Bravo! Onu kıskananlar dahi böyle bir değerlendirme yapmamıştı
Kültür Bakanlığı’nca Necip Fazıl’ın doğumunun 100. yılı anısına hazırlanan armağan kitaptaki Doç. Dr. Ali İhsan Kolcu’nun bilimsel yöntemlerle yaptığı incelemesiyle, Necip Fazıl’ın genel kanının aksine, hiç de kendine özgü bir şair olmadığı tespit edilmiştir!.. Yazıdan anlaşılmaktadır ki Necip Fazıl ‘Elem Çiçekleri’ kitabını açarak, her bir şiir üzerinde uğraşa/didine, düşüne düşüne kendi şiirlerini yazmıştır. Yazarın dayanak noktası Baudelaire’in Necip Fazıl’ın beğendiği bir şair olması ve gençliğinde Baudelaire’den etkilendiğinin bazı yazarlarca belirtilmesidir. Buradan hareketle, yazar artık bilimsel birikimi ve mantık gücüyle dur durak bilmeden koşmuş koşmuş, ta Necip Fazıl’la ilgili bu özgün görüşlere varmıştır! Bravo! Necip Fazıl’ın rakip ve kıskananları dahi böyle bir değerlendirmeye ulaşamamışlardı.
(‘Çok orijinal bir Necip Fazıl değerlendirmesi’, Mehmet Soyak, Hece dergisi özel Necip Fazıl sayısı, A.İ. Kolcu’ya cevap)