SELÇUK DEMİREL'in Galatasaray Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu'nda açtığı Abidin Dino özel koleksiyon sergisini gezdikten sonra, sergi için yayımlanan albümdeki Güzin Dino imzalı yazısını okudum:
‘‘Selçuk'un Abidin koleksiyonu onların dostluklarının, zengin, sıcak ve sevinçli beraberliklerinin göstergesi, tanığıdır.
Üçümüzün mutlu beraberliğinin simgesi...
Sağol Selçuk Demirel.’’
Yazının solunda 1985 tarihli bir fotoğraf.
Selçuk Demirel, Abidin Dino, Güzin Dino.
Mutlu Üçlü'nün görselliğe yansıyışının anısı.
Koleksiyonda her parçaya bakarken, altına bir iki satır yazı yazmak istedim. Tanıdığım iki insanın dostluklarını, çizgiden yazıya da taşıyabilirim diye.
Sanatçılar arasındaki dostluklar, azizler arasındaki kutsal bağdan daha kuvvetlidir.
Dostlukların sınandığı günler vardır, zor günlerin başlangıcında onu paylaşmak duygusu sanatçının ruh cömertliğinin en önemli göstergesidir.
Selçuk Demirel'in bir anısı, Abidin Bey'in insan yanını ne kadar yüceltiyor:
‘‘1984 yılında Türkiye'ye askerlik için gelirken satayım ve cep harçlığı yapayım, parasızlık çekmeyeyim askerlik ocağında diye verdiği iki resimden birini bütün ısrarlarına rağmen satmadım.’’
Abidin Dino'nun Selçuk Demirel'e armağanlarını Demirel, kutsal emanet gibi korumuş, onun için dolaplar, camekánlar almış ve özel AD Müzesi kurmuş evinde.
Abidin Dino'nun ölümünün 10. yılında (9 Aralık 1993'te aramızdan ayrıldı) açılan bu serginin albümünde, bu dostluğun ardındaki ruh beraberliğini, Selçuk Demirel'in Abidin Bey'le yaptığı konuşmalarda bulacaksınız.
Belki; ‘‘neden bu dostluk, bu anlaşma, bu sevgi’’ sorusunun yanıtının bir bölümünü, o konuşmalarda bulursunuz.
* * *
ABİDİN DİNO'nun dostu Ferit Edgü, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Abidin kitabını Güzin'e adamış.
Bu kitap girişinde o da, ‘‘Abidin Dino, yaşamının her döneminde, bir elinde fırça, bir elinde kalem yaşadı. Hem yazdı, hem çizdi.
Ne demişti ona el veren ağabeyi Arif Dino: Çok yaşasın ölüler.
Abidin, öldükten sonra da yaşamayı sürdüren ender insanlardan biri’’ demiş.
Resim üzerine fikir yürütemeyen ben, yazılarındaki edebiyat lezzetini çok az kişide buldum.
Üslubundaki zarafet, insanı rahatsız etmeyen dozunda yapılmış ince alaycılık, ister ironi deyin, isterseniz humour, keyfinize kalmış. Ondaki ironi ustalığı, nefis tasvirlerindeki edebiyat lezzeti değme yazarlara taş çıkartır.
Aman okurken bir özelliğine dikkat edin:
İstanbul Türkçesi ne demektir, ondan öğrenebilirsiniz. Okumayanlar varsa, ihmal etmeyin. Kaybolan bir Türkçe'nin örnekleri, bugünle mukayese etmeniz için bir fırsat.