Üç yüz yıllık Sen Petersburg'da Türk müzikçileri çaldı, yönetti
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
AMADEUS'un (aylık İtalyan müzik dergisi) ekim sayısında; Sen Petersburg şehrinin 300. yılı dolayısıyla özel bir bölüm hazırlanmış. Petersburg için, ‘‘Müziğin Başkenti’’ sözü kullanılmış.
Türkiye'deki müzik severler, ünlü şef Yuri Temirkanov'u İstanbul'da Festival konserlerinde görmüşler, yönettiği orkestrayı dinlemişlerdi.
Amadeus, onu ‘‘zamanımızın büyük şeflerinden biri’’ diye tanımlıyor.
Küçük bir anımsamada bulunalım:
Rusya Devlet Başkanı Putin, Petersburg'un kuruluşunun 300. yılında 40 ülkenin devlet başkanlarından, başbakanlarından oluşan seçkin konukları Katarina Sarayı'na davet etti ve restore edilen ünlü ‘‘Kehribar Oda’’nın açılışını onlarla birlikte yaptı. Dünyanın sekizinci harikası sayılan bu odanın duvarları kehribardanmış.
Derginin sayfalarını çevirdiğim sırada iki Türk müzikçinin St. Petersburg Filarmoni Orkestrası ile doldurduğu CD'leri dinliyordum.
Erol Erdinç'in yönettiği Orkestra, Gülsin Onay'ın seslendirdiği, Sergei Rachmaninov'un (1873-1943) ünlü, filmi de yapılan 3. Piyano Konçertosu'nda ona eşlik ediyor.
Onay'ın icrası doğrusu beni tatmin etti, iyi çalmış. Bunca icrası olan parçanın Gülsin Onay icrasını okurlarımın dinlemesini isterim. Beğenecekler.
Türk bestecilerinin Gülsin Onay'a daima teşekkür borçları vardır. Bir çok CD'sinde Türk bestecilerinden örnekler yer alır.
Bu yeni CD'sinde de Ahmet Adnan Saygun'un (1907-1991) ‘‘Aksak Tartılar Üzerine Prelüd’’ünü çalmış.
Rachmaninov'un dışında Onay'ın seslendirdikleri: Chopin ve Bach.
Albüm 2 CD'den oluşuyor. Erol Erdinç'in yönetimindeki orkestradan Rachmaninov'un 2. Senfoni'sini de dinleyebilirsiniz.
Konser kaydı, 6 Temmuz 1996'da St. Petersburg Filarmoni Salonu'nda canlı olarak yapılmış.
300. yılını kutlayan bir şehirde Türk müzikçileri ve Türk bestecileri.
* * *
YO-YO MA sevdiğim, dinlediğim çellistlerden. Ne var ki, klasik müziğin dışına çok mu taşıyor?
‘‘Obrigado Brazil’’i dinlerken böyle düşündüm.
Tangodan Brezilya'ya uzanan bir repertuvar çok mu karmaşık, yoksa, günümüz müzisyeni bu arayışları mı seviyor.
Gene de ‘‘Obrigado Brazil’’in CD çalarımda epey kaldığını belirtmeliyim.
Nigel Kennedy'nin ‘‘Nigel Kennedy and the Kroke Band- East Meets East’’ CD'si de sanırım biraz müzikteki tutuculuğumun hışmına uğradı:
Albümün sunuş yazısında yapılan açıklamalar da bana bu CD'yi sevdirmedi. Sunuştaki cümlelerden bazılarını yazıma alayım. Belli olmaz, bazı okur dinleyicilerim bu gerekçelerle CD'yi alıp dinlerler:
Kennedy, bu olağanüstü CD'sinde Doğu Avrupa müziğinin köklerini keşfe çıkmış. Anımsayacaksınız, yanılmıyorsam onun ilk keşfi (!) de Vivaldi'nin ‘‘Dört Mevsim’’iydi. O, paha biçilmez bir kemanla bir besteyi çalarken birden eline elektrikli bir enstrüman alırmış.