Türkçe’nin seramik ustası

Cemal Süreya, şair, yazar, ressam Hulki Aktunç için, "Türk dilinin seramik ustası" diyor. Onun sözlüklerini, dille ilgili yazılarını, incelemelerini düşündüğünüzde Cemal Süreya’nın isabetli yargısının doğruluğunu kabullenirsiniz.

Hulki Aktunç - Yoldaşım 40 Yıl kitabını okurken, iyi edebiyatçının siyasal yanını, edebiyat serüvenini renkli bir dil akışı içinde öğreniyorsunuz.

Söyleşiyi Rıza Kıraç yapmış.

Kadıköy’de doğup büyüyünce çok dilli olmuş, başka dilden arkadaşlar onda dil sevgisini, araştırmacılığını uyandırmış.

İlk resim sergisini Erzincan’da açmış./images/100/0x0/55ea9ab7f018fbb8f88ad904

İlk telifini Yeni Ufuklar’da yayımlanan Mektuplardan Yansıyan yazısıyla Vedat Hoca’dan (Vedat Günyol) almış. "O telifle, o yıllarda en sıkı kankalarım olan Selim İleri, Taylan Altuğ ve Naci Çelik’e Cumhuriyet Meyhanesinde rakı ısmarladım ve cebimde de para kaldıydı üstelik" diyor.

Hulki Aktunç
’un benim dergicilik yaşamımda da bir yeri vardır.

1970’li yıllarda Altın Kitaplar Yayınevi’nin yayımladığı Yeni Edebiyat dergisini yönetiyorum.

Gençlerden gelen şiirleri, öyküleri ustalar seçiyor. Şiirleri Behcet Necatigil, öyküleri de Kemal Tahir.

Kemal Tahir,
gönderdiğim kırk öykünün içinden, Hulki Aktunç’un Yazılamamış Bir Günlük’ünü seçiyor ve yayınlanıyor.

Öyküyü seçtikten sonra, Kemal Tahir onu görmek istiyor ve tanışma zamanla dostluğa dönüşüyor.

Aktunç, ilişkilerinin niteliğini şöyle tanımlıyor:

"Kemal Tahirciler, Tahiriler, hatta ’Tahir Tekkesi’ falan deniliyordu. Kısa yoldan hemen yanıtlayayım, ben hiçbir zaman Kemal Tahirci ya da Tahiri olmadım ama onun, yerinde ve isabetli gördüğüm düşüncelerine katıldım.

Kuşkuculuğunu benimsedim. Bugün ’resmi tarih’ falan diye ortalıkta dolaşan, üstelik Kemal Tahir’e yerli yersiz sataşmaktan geri durmayanlar, kavramın ülkemizdeki ilk ciddi eleştirisini getiren bir yazara borçlarını hissetmeyecek kadar sorumsuzdurlar."

Türk siyaset tarihinde bir yazar olarak ne yaptı? Dünyayla birlikte Türkiye’yi değerlendirdiğinde sol hareketi nasıl yorumladı?

TİP’le (Türkiye İşçi Partisi) ile ilgili notları, çalışmaları sadece bireysel değil bir kuşağın tavrı olarak da okunmalıdır.

6 - 7 Eylül Olayları, Kadıköy Çarşısı’nda yaşayan çok dilli Hulki Aktunç’u derinden vuran, yaralayan bir gelişmedir.

Hulki Aktunç için yaşamın her ögesi, sanatın her izdüşümü bir karşılaştırma işlemine tabidir. Özellikle Doğu-Batı teknesinde gidip gelir. Askerî okulda okuyan biri, Türk edebiyatının bütün ünlü adlarını okulda okur, 1949 doğumlu yazarın 1967’de yaklaşık bin kitabı vardır.

İpana Bilgi Yarışması’na Çağdaş Türk Edebiyatı dalında katılıyor, kazanıyor.

Onun ekseninde kuşağının, kuşağını etkileyen siyasal olayların, kişilerin de serüvenini okuyorsunuz.

Yazdıklarının kaynağına inmek denilebilir mi? Bir ölçüde evet.

Reklamcılık, ansiklopedicilik...

Her şeyi kendi kompartmanında değerlendiren, birbirine karıştırmayan yazarın Kurtarılmış Haziran için söylediklerini alacağım yazıma:

"15 - 16 Haziran işçi olaylarının Türk edebiyatındaki ilk ve gerçek tanığını yazmış ve yayınlamışım."

Yazarın bu iddiasına tamamen katılıyorum.

Dil konusunda, arılaşma uğruna farlılıktan ve ayrıntıdan fedakárık edemez. Seláhattin Hiláv’ın yazısını örnek alır:

"Dil bazı şeyleri ifade ederken bazı tuzaklara düşüyor. Gerçeklik var hakikat var. Meselá, bu hakiki mi, diye soruyorsun. Yok abi, yalancı, sahte, dandik, diyor."

Kökleri dünde olan ama bugün de gündemde kalan sorunlar üzerine verdiği yanıtlar, sizi tarih içinde aydınlatacak.

En önemlisi Rıza Kıraç’ın sorularına Hulki Aktunç’un verdiği yanıtlar, bir edebiyatçının sağlam, donanımlı, birikimli bir perspektife sahip olduğunu kanıtlıyor.

Aktunç’un bazı sorularını hemen yanıtlayamazsınız, bir çok şey okuyacaksınız, ondan sonra bir yoruma varabileceksiniz.

Türkiye Deliler Hastanesi, diyen Aktunç’un bu gerekçesini güçlendiren görüşü:

"Bir psikiyatr Son İki Eylül’e ilşkin, ’Benim başucu kitabımdır zırt pırt okurum,’ dedi. Çünkü hepimizle, birbirimiz arasındaki fark nedir, şizoid ile paranoid arasındaki farklar, kitle ruhu dediğimiz şey. Tek başına giriştiğimiz devrimlerle, birbirimizle giriştiğimiz, hep beraber giriştiğimiz devrimler..."

KENDİSİNE TÜRKÇE-MANYAK DİYOR


Sinemadan edebiyata, karikatüre kadar yaptığımız tartışmaların temelindeki anlaşmazlıkların yapaylığını, aynı şeyin yanlış algılamadan doğduğunu, sanat tarihinden örneklerle, geçmişin kıyasıya yapılmış tartışmalarıyla anlatıyor.

Kendisi için "Türkçe - Manyak" deyimini kullanan Aktunç, öykü ve öykü dili konusunda her öykücünün yararlanacağı saptamalarda bulunuyor.

Türkiye’de insanlar biribirini övmüyor dedikten sonra, Orhan Pamuk’a yaptığı övgü telefonununa onun verdiği yanıtı anlatıyor:

"Yazarlık hayatımda bir yazardan aldığım ikinci övgü telefonu."

"Hulki Bey’in Üç Üretim Alanı Kuramı"
nelerdir?

Birinci Cinsellik, ikinci Doğa, üçüncü, bu iki alan hakkında bir takım düşünceler geliştiriyor, kültür, düşünce, edebiyet, felsefe..."

Hulki Aktunç,
hangi yazarları beğeniyor, nedenleri?

Onları da kitapta okuyun.

Rıza Kıraç, Hulki Aktunç’u derinden okumuş, iyi sorular sormuş.

Yoldaşım 40 Yıl’ı okumanın, okurlarına yararı büyük. Eksikleri tamamlayacaksınız, edebiyat ufkunuzu başka alanlarda zenginleştireceksiniz, bildikleriniz üzerine şüpheye düşeceksiniz. Askerî okuldan gelen en sivil, diyeceksiniz.

Yaratmaktan korkmadığı için tüketmekten de korkmuyor.

İyi bir edebiyatçının dalgalı yaşamını okurken, hem iyi bir söyleşi kitabını okuyacaksınız hem de yazarın giremediğiniz alanlarını yeniden keşfedeceksiniz.

(Yoldaşım 40 Yıl. Edebiyatta 40. Yılında Hulki Aktunç, Söşleşi: Rıza Kıraç, Say Yayınları)

KİMDİR

Hulki Aktunç, 1949’da İstanbul’da doğdu. Askeri okullardaki ortaöğreniminden sonra İ. Ü. Hukuk Fakültesi’ne girdi, yüksek öğrenimini yarım bıraktı. İlk kitabı Gidenler Dönmeyenler ile Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü aldı, Bir Çağ Yangını romanı ile Abdi İpekçi Ödülü’nü (1981), Bir Yer Göstericinin Hayatı ile Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü (1989), İnsan Aşklarının Külüdür ile Halil Kocagöz Şiir Ödülü’nü (1994), Istıraplar Ansiklopedisi ile de Cemal Süreya Ödülü’nü (1995) kazandı. İstanbul’da yaşıyor ve yazıyor.

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Fred Lerner

Yazının İcadından Bilgisayar Çağına Kütüphanelerin Hikáyesi

Bileşim Yayınevi

Şiirler Hazırlayan : Yaprak Zihnioğlu

Şükufe Nihal Bütün Eserleri 1

Kitap Yayınevi

Selçuk Baran Bütün Öyküler

Ceviz Ağacına Kar Yağdı

YKY

Kemal Siyahhan

Yalnız Mor

Sel Yayıncılık

İlber Ortaylı

Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu

Timaş
Yazarın Tüm Yazıları