Zaman zaman sahneye koyulacağı söylentileri çıkıyor ama arkası gelmiyor.
Gene Aida, gene Tosca, diyor operacı dostum.
Az oynananlardan önce, hiç oynanmayanları gündeme getirelim.
Yıllardır sahneleneceği söylenen Cemal Reşit Rey’in "Çelebi"si bu sezon gene bilinmeyen bir tarihe ertelendi.
Sabahattin Kalender’in beş yıldır sahnelenmeyi bekleyen "Cem Sultan"ı gibi.
Geçen yıl Türk Beşleri’nden Adnan Saygun’un doğumunun 100. yıldönümünde Devlet Opera ve Balesi onun iki büyük operası "Kerem" ve "Köroğlu"nu sahneye çıkarmadı.
Sadece Özsoy operasının elli dakikalık temsiliyle yetindi.
Oynanmayan operalardan, Cengiz Tanç’ın "Deli Dumrul" operası da unutuldu. Sanatçı sahnelendiğini göremeden öldü.
GEÇEN kuşak bestecilerinin bu yapıtları mutlaka sahnelenmeli, hatta hepsinin kaydı yapılmalı, CD’leri ve DVD’leri satılmalı.
Yalnız genç kuşak değil, hepimiz bu operaları evimizde dinleyebilmeli, seyredebilmeliyiz.
En basit programların bile kaydının yapıldığı, teknik olanakların olduğu bir dönemde, bu kayıtları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görevleri arasında sayıyorum.
Türk bestecilerinin operalarının oynanması yalnızca bu türün ustalarının tanınmasını sağlamıyor, genç kuşağın beste yapmasını da tahrik ediyor.
Her zaman söylerim.
Bir alanda ihmal; yeni, gelecek kuşakların çalışmalarını önler. Biz beste yapsak da, opera bestelesek de nasıl olsa oynanmayacak, nasıl olsa dosyalarda sararacak sanısına kapılırlar, ki haklıdırlar da. Oysa yurtdışında bunun çeşitli örneklerini görüyoruz, hálá yeni operalar yazılıyor ve oynanıyor.
Çok sesli müziğin, özellikle operanın yerleşmesi için bizim bestecilerimizin eserlerine ilgi göstermeliyiz. Çünkü gerçek çok sesli müzik, yalnız iyi icracılarımızın değil, iyi bestecilerimizin de çabasıyla gerçekleşir.
* * *
DEVLET Opera ve Balesi’nin gelecek mevsimde bu operaları repertuvara almalarını bekliyorum.