Türk edebiyatının bir parçası olmak

ESSEN - AlmanyaCUMARTESİ akşamı saat 18.00. Otel odamın penceresinden yaprağını dökmüş ağaçların yer aldığı sonbaharı simgeleyen bir manzarayı seyrediyorum.

Cumartesi kalabalığı caddelerden çekildi, -sevgili Selim İleri’nin o güzelim kitabını anarak yazayım- ’cumartesi yalnızlığı’ başladı. Evli evine köylü köyüne...

Bazı kentlerde ben gün batınca yalnızlığın tadını çıkarırım, onulmaz yalnızlığın.

Akşam lokantalar, diskotekler dolar, bir tatil gecesinin evcil çılgınlığından sonra çoğu kimse pazar gününü evinde geçirir.

Noel arifesinde birçok meydanda portatif dükkanlar kurulmuş. Bu bir ay boyunca alışveriş çılgınlığı sürecek. Büyük binalardan kentin Avrupa Kültür Başkenti seçildiği 2010’a ilişkin bez afişler sarkıtılmış.

Caddelerde, Akdeniz’in, İstanbul’un çınlayan kahkahalarını arıyor kulaklarım.

TÜRKİYE’DEN İLGİ BEKLİYORLAR

Ruhr Kitap Fuarı’nda bugün yaptığım söyleşinin moderatörü Tayfun Demir’di. Konuşma sonrasında sorularla, tartışmalarla ortaya çıkan bazı noktalara değinmek isterim:

Türk Dili öğrenimi görenler, Türkiye’deki yazarların, özellikle eleştirmenlerin buradaki Türk yazarlarla bağlantı kurmasını, onların Türkiye’de tanıtılmasını istiyorlar.

Öğrencilerin yakındıkları bir diğer husus da, kaynak konusundaki eksikliklerdi. Frankfurt Kitap Fuarı’nda Türkiye’nin Konuk Ülke olacağı 2008’e girerken daha çok Türk yazarının Almanca’ya çevrilmesi için çaba harcanması konusunda istekleri, dilekleri gerçekçi ve gerekli bir öneri. Çünkü fuara gelen yabancılar, kendi dillerindeki kitapları arayacaklardır.

Gerek Türkçe gerek Almanca yazanların Türk edebiyatı içinde yer almaları olağan. Ben bu konuda epeyce yazdım. İki dilli edebiyat olduğuna göre, bu yazarların adı hem Türk edebiyatında hem Alman edebiyatında anılmalıdır.

ALMANYA’DA YAŞAYANLAR TÜRK YAZARLARI OKUYOR MU?

Bu soruyu cevaplandırmak için bazı rakamlara bakalım:

Frankfurt Kitap Fuarı’nda otuz bin kitap sergileniyor.

Kesin istatistikler olmasa da Almanya’da bir yıl içinde satılan Türkçe kitap sayısının yüz binden fazla, iki yüz binden az olduğu belirtiliyor.

Gezdiğim büyük kitapçılarda Türkçe kitaplara, Türk yazarlarının diğer dillere çevrilmiş kitaplarına rastlayamadım.

Uluslararası Kitaplar bölümünde Türkçe kitaplar ortalama bir rafı bile doldurmuyorlar.

Satanların bir bölümü de Alman edebiyatçılar olarak algılanıyor.

Buradaki edebiyatı izleyen yetkili sayabileceğimiz kişiler bana şu adları verdiler: Zafer Şenocak, Akif Pirinçci, Emine Sevgi Özdamar, Feridun Zaimoğlu, Selim Özdoğan, Aras Ören, Yüksel Pazarkaya, Güney Dal, Habib Bektaş.

Bu kişilerin verdiği bilgiye göre; iki dilli kitaplara olan ilgide bir artış görülüyormuş.

Bazı vakıfların Türkçe kitapları Almanca’ya çevirtip yayımlama çalışmaları daha da yoğunlaşmalı.

Yurt dışında yayımlanan kitapların etkili olabilmesi için tanınmış yayınevleri tarafından yayımlanmalı.

Bir tek Orhan Pamuk Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığında kitapçı rafları onun kitaplarıyla doldurulmuştu.

* * *

ALMANYA ve edebiyat. Bu iki kelimeyi bir arada düşünelim.
Yazarın Tüm Yazıları