TÜNEL’den Yüksek Kaldırım’a inerken sağda aradığınız CD ya da kasetten daha fazlasını gördüğünüz vitrinin çağrısına dayanamayıp içeri girersiniz.
Güleryüzlü biri sizi karşılar, o Hakan Atala’dır. Ne istediğinizi sormaz, siz de evinizdeymişsiniz gibi çekmeceleri çeker, CD’leri karıştırır, ezgilerin dünyasına dalarsınız.
İşte orası Lále Plak’tır. Şimdi 50. yılını kutluyor. Benim müzik merakımın, tutkumun da, yarım yüzyıllık sığınaklarından biri.
Evet ben o dükkánın eski ziyaretçilerindenim. Sahibinin Sesi marka kara plakların satıldığı günlerden beri.
Nasıldı o zamanlar Tünel?
Sait Faik Abasıyanık, Tünel’deki müzik mağazalarını şöyle tasvir eder:
‘Sair günler bir adım atarsanız Münir Nurettin, öteki adımınızda Tino Rossi, bir adım daha atmayın sakın! Hareket etmeyin!Yoksa hemen Safiye Ayla Hanım’la Bay Bing Crosby kulağınıza bağıracaklardır.’
Babası İbrahim Atala’yı dükkándaki fotoğraftan tanıdım, plakçılarımdan biri de oydu, hemen karşısındaki Rozental mağazasına da uğrardım.
Şimdi hangi kara plakları ondan aldığımı anımsayabilecek miyim?
Kütüphanemde duran büyük boy 78’lik. Eski logosuyla Deutsche Gramophone. Beethoven’ın Ay Işığı Sonatı’nı piyanist Wilhelm Kempf çalıyor.
İbrahim Atala’yı da tezgáhın başında, herkese bilgi vermekten yüksünmeyen zarif biri olarak anımsıyorum.
* * *
CUMARTESİ sabahı dükkána uğradığımda, Hakan Atala ‘Bunu dinlediniz mi’, diyerek bana bir CD uzattı.
Cantemir-Music in İstanbul and Ottoman Europe around 1700
İhsan Özgen ve Linda Burman Hall çalıyor.
Dinlememiştim.
Emel Armutçu’nun Hakan Atala ile yaptığı röportajı (Hürriyet Pazar, 23 Mayıs 2004) okurken, bir bölüm dikkatimi çekti.
Bakın ne demiş:
‘Bugün müşteri portföyünün yarısı referansla gelenden oluşuyor. Nereden başlayayım, şimdi nereden devam edeyim, diye gelenler yüzde otuzu geçiyor.’
Konuşmada belirtildiği gibi, bir tür müzik danışmanlığı.
Ben alışveriş ettiğim mağazaların sahiplerini seçerim. Onlarla sattıkları konusunda sohbet etmeliyim, karşılıklı bilgi alışverişinde bulunmalıyım. Müzikten anlamayan bir plakçı, kalem konusunda zevki olmayan bir kırtasiyeci canımı sıkar!
Şimdi çoğu yere gidip de bir CD sorduğumda, bilgisayara bir bakalım yanıtını alıyorum.
Bilgisayara ben de bakarım, ben kendisinden bilgi istiyorum. Danışmanlık hizmeti.