BEYOĞLU Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş, dün Hürriyet'te konuğumuzdu.
Verdiği müjdeye hepimiz sevindik.
Tokatlıyan Oteli yeniden yapılacakmış.
Ermeni Patriği Mutafyan ile anlaşmaya varmışlar, Üç Horan Vakfı'na ait olan eski yerinde inşa edilecekmiş.
Uluslararası otelcilik zincirleriyle görüşme sürüyormuş.
İstiklal Caddesi'nden geçerken en hoşuma giden görüntülerden biri, Tokatlıyan Oteli'nin yarım perdeli çay salonuydu. Pirinç tutamaklı perdeler, dışardakinde bir giz duygusu uyandırırdı.
İçeri girdiğinizde farklı bir duyguyu yaşardınız. Gümüş zarflı fincanlarda çayınızı içerken, dışarıyı, gelen geçeni seyredebilirdiniz.
Başkana bu müjdeden sonra, caddede terk edilmiş duran bir başka yapının, Saray Sineması'nın akıbetini sordum.
Çünkü o sinemada birçok ünlü piyanisti, kemancıyı, çellisti dinledim, Münir Nureddin Selçuk'un sesinin tınısı hálá kulaklarımdadır.
Başkana bu duygularımı aktardım, o da bu binanın caddeye kazandırılmasını istediklerini ama bu konuda Erdoğan Demirören'in düşüncesini öğrenemediklerini belirtti.
Umarım Erdoğan Demirören, benim ve benim kuşağım için anılarla dolu bu binayı İstanbul'a eski işlevi doğrultusunda kazandırır.
* * *
TOPBAŞ, şehircilik konusunda önemli bir hususa değindi.
Hepimizin ıstırap çektiği, çözümsüzlüğünün sıkıntısını yaşadığı bir konu bu.
Bütün eski şehirlerde Eski Kent-Yeni Kent olmak üzere iki yerleşme, kültür mekánı vardır. İstanbul'da mimar başkanın söylediği gibi, Eski Kent olacak dokuyu kibarcası koruyamadık, doğrusu tahrip ettik.
Oysa başka ülkelerde, modern şehir ile o şehrin tarihini gösteren binalar iç içe girmiş bir kargaşayı yansıtmazlar.
İkisi ayrı bir mimariyi, ayrı bir şehircilik anlayışını gösterir, tarihi perspektif böyle korunmuştur.
Topbaş, belediye başkanı seçildiğinden beri, Beyoğlu'nun kendine özgü havasını ortaya çıkarmaya çalıştı, oranın, çocukluğundan beri bildiği kozmopolit havasını bozmadı.
Beyoğlu, benim için kafelerden, eğlence yerlerinden, lokantalardan ibaret bir semt değildir.
Beyoğlu'na yaklaşımım, onun tarihini, kültürel özelliğini öne çıkarmakla özetlenebilir.
Emek Sineması da, bir kompleks olarak Beyoğlu'na renk katacak.
Majik Sineması adıyla açılan salonlar da gene eski Majik Sineması'nı çağrıştırdı.
Markiz Pastanesi'nin açılışını da merakla bekliyorum, hiç kuşkusuz eski şanına, kimliğine layık olması şartıyla öveceğim.
* * *
İSTANBUL'u korumak, güzelleştirmek ne kadar geç aklımıza geldi.