Paylaş
Sanata, özellikle tiyatroya yapılan müdahaleler yüzünden kötü bir hafta geçirdik.
Birincisi, David Mamet'in yazdığı, Ahmet Leventoğlu'nun yönettiği Bağla Şu İşi oyunu Tarsus'ta oynanırken, kaymakam Ali Ülger ile Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz'ın oyunu durdurup, seyircileri dışarı çıkarma girişimi.
Neyse ki bu nakıs teşebbüs olarak kalmış.
İkincisi, Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nin açılışında La Fura del Baus Topluluğu'nun sahnelediği, Faust Sürüm 3.0 hakkında Flash TV'nin yayını üzerine soruşturma açılması.
Gerekçesi ne olursa olsun sanata müdahale, özgürlüklerin kısıtlanması anlamını taşır.
Üstelik bir toplumdaki özgürlüğe gem vurma harekatı, sanatla başlar.Önce tiyatro, sonra sinema, edebiyat derken sanatın öncü işlevi budanmaya başlar.
Hami Çağdaş'ın Tiyatro'da sansür depremi başlıklı haberine göre (Hürriyet, 29 Mayıs 1999), Leventoğlu basın toplantısında, tiyatroya denetim getirilmesinin söz konusu olduğunu, buna karşı yasal yollardan mücadele edilmesini istemiş.
* * *
İstanbul Kültür Sanat Vakfı Başkanı Şakir Eczacıbaşı da saldırılarla ilgili söyleşide tiyatronun ve sanatın özgürlüğü konusunda bakın ne diyor:
‘‘Oscar Wilde, gerçekte sanat, izleyicisini yansıtır. Tiyatroda günah arayanlar kendi günahlarını yanlarında getirenlerdir, demişti.’’
BENİM kuşağım tiyatro yasaklamalarının acısını hálá belleklerde taşır.
Tiyatro özgürlüğünü kısıtlayanların bugün adlarını bile anmak istemiyorum. Böylesine bir işi yapanları unutmaya zorluyorum kendimi.
Türkiye'de bir zamanlar bu dar kafalılığın sonucunda, bugün dünya oyun repertuarının başında yer alan oyunları yasakladık, sonra ne oldu?
Yıllarca bu oyunlar Türkiye'de oynandı, alkışlandı.
Bertolt Brecht'in Sezuan'ın İyi İnsanı oyunu yasaklanmıştı. O gece başta Cumhuriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ecvet Güresin olduğu halde, basın ve sanat dünyasından herkes oradaydı.
Bir zamanlar da ünlü, Nobel Ödüllü Samuel Beckett'in Godot'yu Beklerken'i de sahneden kaldırılmıştı. Gerekçeler hep komünizm korkusundan kaynaklanıyordu. Şimdi de gelenek ve göreneklerimiz gerekçe olarak gösteriliyormuş.
Sanatın kendi kurallarından başka hiç bir şey geçerli değildir benim için. Çünkü bir tiyatro eseri, bugünün değil yarının görüşünü, felsefesini bize iletir. Sanatın öncülüğü buradadır.
Faust Sürüm 3.0, çağımızın bütün ögelerini tiyatro içinde eriterek sanatlaştırmış bir oyun.
Bilgi ve bilgisayar çağının olağanüstü bir eseri.
Böylesine bir eserde çıplaklık tartışması doğrusu çok yavan kalıyor.
* * *
TİYATRODAN herkes elini çeksin. Sanatçılar hariç.
Paylaş