Paylaş
Briton Hadden ile Henry Luce, 1923 martında Time dergisini yayınlamaya karar verdiklerinde, Türkiye'de cumhuriyet ilan edilmemişti. Bilirler miydi ki bir gün, yeni cumhuriyetin kurucusu Atatürk, onların dergisine kapak olacaktı.
Yetmiş beş yılda insanlar savaştı, acı çekti, liderlerin peşinde uçuruma koştu. Rejimler kuruldu, rejimler yıkıldı, yıldızlar parladı ve söndü.
Hatırlama zevki ile unutma acısının birbiri içinde eridiği 75 yıl. Dünya şavaşlar yaşadı, acılar çekti, onları uçuruma götüren liderlerin ardından koştu.
Ben sanat/edebiyatla ilgili bölümlerine göz gezdirirken, elbette kendi yaşamıma, ülkeme de göndermelerde bulundum. Mukayese duygumu tatmin ettim. Parlak olmayan bilançoyu buraya almadım.
Robert Hughes, Caz Çağı'nda Amerika kendi kültürel sesini buldu, diyor.
İddiaya göre, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Avrupa'da Eski Düzen yıkılınca, Avrupa'nın etkisinde, belki de yedeğinde olan Amerika kendi sanatını yaratmaya başladı. Kompleks sözünün yeri yok burada, ne dersiniz?
Bir başka görüş, 1920'lerden sonra, caz'da, blues'da Harlem Rönesansı yaşandığını kanıtlamaya yeminli.
Walt Disney, ölümsüz Mikifare'sini de o dönemlerde yarattı. Yüzyılın büyük mimarı Frank Lloyd Wright da mimaride devrimi bu yallarda yaptı.
Time'ın 75. yıl özel sayısı gösteriyor ki, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yıkılan, yakılan Avrupa'nın yerini Amerika almış.
Ünlü bir İsrailli yazarın dediği gibi, ‘‘bütün ırkların karışımı, belki de süperman'i yarattı.’’
***
1920'ler bizim için de önemli bir tarih zamanı, Türkün Ateşle İmtihanı'nı kazandığı yıllar.
Sanatta/edebiyatta genç cumhuriyetin taze coşkusunun yaşandığı yıllar.
Kültürlerin karışımı söz konusu olabilir miydi? İmparatorlukla cumhuriyet kültürel alanda birarada geçinebilirler miydi?
Bir rejim buna müsaade edebilir miydi ?
Geç kalmış sorular, cevabı da artık merak edilmiyor.
Bağdat Hırsızı'nın ünlü aktörü Douglas Fairbanks'ın fotoğrafı (1924). Nice insanlar, o filmden sonra bıyıklarını onunki gibi bıraktılar, nice genç kızı bıyıkla baştan çıkaracaklarını umdular.
Gece kulübünde bir çift, erkek tam play-boy. İlerde çok büyük bir yazar olacak. Mr. ve Mrs. F.Scott Fitzgerald, şaheseri Muhteşem Gatsby'yi ancak bir yıl sonra okuyabileceksiniz. T.S.Eliot'un ve Edmund Wilson'un övgülerine rağmen, okur soğuk davranmış.
Ernest Hemingway, süssüz, doğrudan yazan biri. Yazı ve yaşama coğrafyası çok geniş. Haritada bile zor izleyeceksiniz. Hayatı yazıya çeviriyor, demişler. Boks ringlerinden savaş meydanlarına koşarken, usluba ayıracak zaman yok.(1926)
Yıl 1953... Marilyn Monroe için, bir ikon doğuyor, diye yazılmış. Yarı kapalı gözleri ile yarı açık ağzına dikkat çekilmiş. Berberlerde, garajlarda onun fotoğrafları. Onu intihara sürükleyecek lanet menekşelerinin açtığı yıllar.
Belgin Doruk o zaman bizim duvarımızda mıydı?
***
BEN, 75 yılı sanatın labirentlerinde iz sürerek yaşadım.
Çekoslovakya olaylarını, Vietnam'ı, 12 Martları, 12 Eylülleri hatırlamak istemedim.
Bir gün olsun bunlarsız bir dünya tarihi düşünmek istedim.
Paylaş