Taxi Driver

YAZIMIN başlığını gören bazı yazar arkadaşlarım, bunun yerine Türkçe taksi sürücüsü sözünü kullanabilirdin, uyarısında bulunabilirler.

Ancak benim amacım ünlü Taxi Driver filmine bir göndermede bulunmaktı.

O filmde; sürücülerin yalnızlığını, kendi içlerindeki sorunlu dünyalarındaki yaşayışlarını seyredenler anımsayacaklardır. Bu adı okuyunca da çağrışımlarını tazeleyeceklerdir.

Tanınmış tenorlarımızdan Hakan Aysev, cumartesi akşamı gece bire çeyrek kala Ak Merkez’in önünden bir taksiye biniyor.

Taksinin radyosundan bir sopranonun sesi yükseliyor.

Hakan Aysev, biraz da hayretle dinlemeye başlıyor, radyoda çalan Mozart’ın Figaro’nun Düğünü operasından bir bölüm, Susanna’nın aryasını da ünlü soprano Kathleen Battle seslendirmektedir.

Parça bitiyor, Hakan Aysev taksi sürücüsüne, bu müziği tesadüfen dinleyip dinlemediğini sorduğunda şu şaşırtıcı cevabı alıyor:

‘Ben klasik Batı müziğini sevdiğim için NTV radyoyu dinliyorum, ayrıca hem Mozart’ı hem de Kathleen Battle’ı severim.’

Opera sanatçımız konuşmayı derinleştiriyor.

Taksi sürücüsünün klasik müziği nasıl sevdiği, nasıl bunu dinlemeye başladığının öyküsü ortaya çıkıyor.

* * Ê*

YILLAR önce üç turist taksisine binmiş, onları gezdirmiş, ahbap olmuşlar, giderlerken ona bir klasik müzik kasedi armağan etmişler.

Taksi sürücüsü bunu dinleye dinleye bu müziği sevmiş. Ayrıca gezdirdiği turistlerle telefonla, kartla da ilişkileri devam etmiş.

Turistler memnun kaldıklarından yeniden Türkiye’ye geldiklerinde onu aramışlar, bulmuşlar. Bu sefer, ona klasik Batı müziğinin seçkin eserlerinden oluşan bir CD, kaset koleksiyonu armağan etmişler, onun da bu müziğe olan sevgisi gittikçe koyulaşmış.

Hakan Aysev, bu öyküyü dinledikten sonra Mozart üzerine konuşmayı sürdürmüş, taksi sürücüsü, ben en çok Sihirli Flüt’ü severim deyip kaseti alete sürmüş.

Bu konuşmalardan sonra Aysev onu, kendisinin rol aldığı İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde 28 Aralık’taki Georges Bizet’nin Carmen temsiline davet etmiş, taksi sürücüsü geleceğine söz vermiş. Bunun üzerine sürücü de bakın benim Carmen’imi beğenecek misiniz diye Carmen’i çalmaya başlamış.

Hanım bu müziği sevmiyor ama iki kızım da sadece bu müziği dinliyor, demiş.

Hakan Aysev’i dinlerken, Bologna’da bir gece bindiğimiz taksi sürücüsünün müzikle ilgisini anımsadım.

Opera salonuna gideceğimizi söylediğimizde bize, oraya şişmanı dinlemeye (Pavarotti’yi kastederek,) gidiyorsunuz bu akşam Donizetti’nin Aşk İksiri’nde söyleyecek, demişti.

Çok hoşuma gitti, hep böyle bir taksi sürücüsünün özlemini çekmiştim.

Taksi sürücüsü Pavarotti’yi seviyormuş, ülkemize bu müziği sevdirdiğini, sevildiğini de sözlerine eklemiş.

Taksi sürücüsüyle taksi durağında dalga geçiyorlarmış, klasik müzik dinlediği için. Oysa geceler boyu o müziğin ona huzur verdiğini anlatmış. Arkadaşları da bir gün onu anlayacaklardır.

Hakan Aysev söz verdi beni onunla tanıştıracak.

* * Ê*

BU taksi sürücüsünün adı Mustafa Akar.
Yazarın Tüm Yazıları