Tanpınar okuyan taksi şoförü

BİR arkadaşımız, cumartesi günü Barbaros Bulvarı’ndan taksiye biniyor, şoförün yanında Hürriyet, açtığı sayfa da kitap sayfası.

Taksi sohbetleri bazen ufuk açıcı, bazen sıkıcıdır. Taksi muhabbetlerinden Haldun Taner çok hoşlanırdı.

Taksisi kendininmiş, ayda 150-200 YTL’yi kitaba harcıyormuş.

Yanında koltukta duran kitap da, Ayşen Gür’ün geçen hafta tavsiye ettiği bir kitap. Dün de bizim kitap sayfamızdaki kitaplar üzerine tartışmış, onlardan bazılarını alacağını söylemiş.

Bir gün otomobiline binen bir gencin elinde Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü görüyor, kimdir diye soruyor, öğreniyor hemen ilk kitapçıya gidip kitabı alıyor ve sonra da bütün Tanpınar’ları okuyor. Üzüntüsü de romancının Aydaki Kadın’ı tamamlayamamış olması.

Arkadaşımız, Orhan Pamuk konusunda doğru değerlendirmeleri ondan duymuş. Sorunlara bakışındaki demokrat tavrına hayran olmuş.

Cumartesi sabahı, yağmurlu bir gün nasıl da birden yedi güneşe döndü.

Sevgili okurumun, benimle anlaşamadığı bir konu varmış: Klasik Batı Müziği’ne olan düşkünlüğüme katılmıyormuş, daha çok türkü seviyor ve dinliyormuş.

Benim de iyi bir türkü koleksiyonum olduğunu, onları zamana zaman söylediğimi de ona buradan iletmek isterim. Ayrıca otantik icralar kadar, çoksesli türküleri de sevdiğimi, onlarda Anadolu insanının ruh haritasını bulduğumu belirtmeliyim.

Direksiyon başındaki sevgili okurum, ben de Tanpınar’ı seviyorum, onu seven türküyü sevmez mi? Hele Beş Şehir’deki Bursa’yı, Erzurum’u okuduktan sonra.

BAŞÖRTÜLÜ AYDIN OKUR DİNLEYİCİM

PERŞEMBE
akşamı Akbank Kültür Sanat Salonu’nda Enver Aysever’in sorularını yanıtladım.

Söyleşi öncesi kafeteryada bir kahve içerken, uzaktan başörtülü, gözleri pırıl pırıl parlayan, masasında not alan bir hanım, bana kitabımı imzalatmak istediğini söyledi; kalktım masasına gittim, kitabımı imzaladım, sonra edebiyat ve felsefe üzerine konuşmaya başladık.

Birinin, ilgilendiğim konuyla ilgilenmesi beni çok mutlu eder.

Oğlu tıpta, kızı felsefede okuyormuş. Çocuklarını iyi yetiştiren bir annenin güven veren kişiliği hemen fark ediliyor.

Felsefe üzerine, edebiyat üzerine konuştuk. Nasıl da iyi bir kitap okuru, nasıl da sanatı izliyor.

Biz kitap okumuyoruz, kitap okuma alışkanlığımız yok, derken sanırım belli bir kitle üzerinden çıkarsama yapıyoruz. Yanlış; çünkü överek kullanıyorum bu deyimi. Çok iyi okur kitlesi oluştu. Kitaba, yazara üstten bakmayan, saygıyla ve sevgiyle yaklaşan, saydığım, sevdiğim bir okur türü.

Tanzimat’la başlayan söyleşimiz, Cumhuriyet’le bitti.

Konuşmam başlamasaydı, sanırım ki uzun bir sohbet tüneline girecektik.

İki okurum da öğrenimi yarıda bırakmış, hayat mücadelesi yaşamış; ama her zaman okuyarak, direnerek galip çıkmış.

* * *

YAZIMIN
başlığını okur manzaraları koysaydım keşke.

Karşılaştığımda veya bana anlatıldığında onları ne kadar çok sevdiğimi anlıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları