Oysa Buenos Aires'te Almanya'dan, İspanya'dan, İtalya'dan gelen göçmenler, kendi ruhlarının, tedirginliklerinin müziğini tangoda buldular. Onların arabeskiydi belki de...
Düğün salonlarının La Comparsita ile başlayan törenlerini çoğumuz unutmamıştır.
Çocukluğumun, gençliğimin kulaklarımda yer eden Türkçe tangoları:
Papatya gibisin beyaz ve ince.
Bir gönül deyip geçmeyin neler açtı başıma.
O zamanların tango orkestraları; belli kuşağın belleğinde bu yazıdan sonra eminim anılar içinde yankılanacaktır.
Orhan Avşar'ın bandoneonu eşliğinde, Selçuk Kaskan'ın sesinden Arjantin tangolarını dinlerdim.
Arkadan Türkçe tangonun yumuşak sesi: Şecaattin Tanyerli.
Fehmi Ege, Necdet Koyutürk Orkestrası.
Tangonun tarihinin, gerçek tangonun en iyi örneklerinin bilinmesinde, mutlaka hatırlanması gereken bir dosta, Fehmi Akgün'e buradan sevgiler gönderiyorum.
* * *
AŞKLARIN güçlenmesinde, müziğin gücünü her zaman kabul ettim.
Vialdi'nin Dört Mevsim'iyle altın plak kazanan ünlü kemancı Anne-Sophie Mutter ile orkestra şefi, piyanist Andre Previn'in evliliklerinden sonraki ortak ilk CD'lerinin adı; Tango, Song and Dance.
Tangonun apaş sesini severim ben.
Placido Domingo yerine, tangoyu Carlos Gardel'den dinlemeyi tercih ettim.
Astor Piazzola'yı İstanbul'da dinlerken, onun Nuevo Tango'su (Yeni Tango) da, bir virtüözün çeşitlemeleriydi.
Tangonun içinde her zaman buruk bir nostalji, hayal kırıklığı, yakarışın isyana dönüşmesi vardır.
Tango, Avrupa'ya gelince birdenbire kimlik değiştirerek, sahte bir zarafete büründü, aynı kıyafetle bize ulaştı.
Harbiye'deki Radyoevi'nin karşısındaki bir çelik eşya mağazasının altında Tango Sevenler Derneği'nin bir toplantısına katılmıştım. 12 Mart yönetimi, tehlikeli dernekler arasında onu da kapatmıştı.
Carlos Gardel'in heykelini de görür gibiyim.
Piazzola'nın bandoneon konçertosunun da tınısı unutulur mu? Ya kemancı Gidon Kremer'in Piazzola tangoları.