‘‘Sustu benim dillerim’’

BİREYSEL ses tarihim içinde yeri olan adlardan biridir Cem Karaca.

Onu yeniden dinlerken, bir müzikçinin serüveninde, Türkiye'nin de dönüm noktalarını kare kare izledim.

Cem Karaca adını söylediğinizde herkesin melodisini mırıldanacağı belli şarkıları vardır:

Resimdeki Gözyaşları, Namus Belası, Tamirci Çırağı, Ceviz Ağacı...

Nebil Özgentürk
'ün Bir Yudum İnsan'ında Cem Karaca'nın yaşamını bir kez daha izledim.

Karaca Ailesi'nin fotoğraf albümündeki sepya görüntüde artık o da.

Cem Karaca, annesi Toto Karaca'dan söz ediyor. Operetlerin yıldızını çok seyrettim, Mehmet Karaca'yı da Türk oyun yazarları arasında önemsediğim Cevat Fehmi Başkut'un oyunlarındaki rolleriyle hálá anımsarım.

Ses Opereti'nde Karlo Kapoçelli piyanosunun başına geçer, küçük operet orkestrasını yönetirdi.

İnsanın, hele bir sanatçının yaşamında dönüm noktaları vardır, genellikle de bu rastlantıların rüzgárıyla olur. Cem Karaca, askerliğini yaparken bir akşam, bağlamanın sesine kapılıyor, türkülerin sırrına o gün eriyor.

Rock söyleyen, Robert Kolej'li, İstanbullu bir gencin, 'Mektepten Memlekete' adım atış anıdır.

Sonra o türküleri kendi yorumuyla seslendirdi. Bugün de o yorum, o üslup genç kuşağa o türküleri sevdirebilir.

* * *

TAMİRCİ ÇIRAĞI'nda, bir sınıfın değişmez kaderinin izdüşümü, birçok yerde, toplantıda marşa dönüştü.

Söyleyiş tarzı, telaffuzu, bugün de onun benim diskoteğindeki yerinin kalıcılığının kanıtı.

Ne yazık ki bazı adları bize ölüm yeniden anımsatıyor.

Çok bilinen, çok sevilen, çok söylenen parçaların ardındaki Cem Karaca'ya bakalım mı?

Alamanya ile Alamanya Berbadı, bana yurtdışında geçirmek zorunda olduğu günlerin hüznünü, isyanını hissettirdi.

‘‘Alamanya gurbetinde berbad haldayım’’ diyor, ‘‘Bantta akan sanki ömrüm bildim bileli’’ ile Almanya'daki işçilerin tekdüze ömrünü anlatıyor.

Bir sanatçının ruh halleri değişkendir, bunu siyasal ıskaladaki tavırlarıyla değerlendirmedim hiçbir zaman.

Almanya'dan dönüş biçimi ile ilgili eleştirileri hayretle karşıladım.

Gurbetteki bir sanatçının, bir zorunlu sürgünün içindeki memleket özleminin sınırlarını kim tayin edebilir ki?

Onların yaşamına, kişiliklerinden sıyırıp sadece bir mahkeme dosyasını inceler gibi soğukkanlı tutumla yaklaşımın da karşısındayım.

* * *

O, ses belleğimizde yaşayacaklardan biri.
Yazarın Tüm Yazıları