Gazetecilik, milletvekilliği, bakanlık yapan Ali İhsan Göğüş’ün, ’Hep İsmet Paşa’nın Yanında’ başlıklı anılar kitabı, birkaç açıdan yakın tarihimize bireysel bir mercekten not düşüyor. Bazı kişiler vardır ki yaşamları; birçok siyasal, toplumsal olayla sarmal biçimde içiçe geçmiştir. İşte bu tür anı kitaplarından biri.
Anadolu nasıldı? Özellikle Gaziantep. 1923 doğumlu Göğüş’ten okuyun.
Ben Türkiye’nin nereden nereye geldiğini her zaman dürüst anılardan öğrenirim. Ayrımcılığın en aza indirgenmesinin de öyküsü bunlarda yazılıdır. Trahomlu İlkokullar-Trahomsuz İlkokullar diye bir ayrımın ayıbını düşünebiliyor musunuz? Bir gazeteci olarak birçok olayı, darbeleri, basın ve siyaset dünyasını, onlar arasındaki ilişkileri yazıyor. Dönemin üniversitelerini, 6-7 Eylül olaylarını, 1954 seçimlerini, 14’ler olayını ve ’61 Anayasası’nı Göğüş’ün tanıklığından okuyun.
Turizm Bakanlığı döneminde yaptıkları, bugünkü çalışmaları da biçimlendirmiştir.
Bir gazeteci/siyasetçinin anılarından, özellikle siyasetçilerin ders alacağı çok bölüm var. Ben siyasetçilerin, tarihin tekerrür etmemesi için bu anıları içeren kitapları masalarında bulundurmalarını salık vereceğim. Çünkü iktidarın gücü, çevrenin yanıltması her zaman bir lideri aynı kötü sonuçlara sürüklüyor.
Hele basınla olan ilişkilerinde neden aynı hataları tekrarlamakta ısrar ederler, benim gibi siyasetdışı bir insanın anlaması imkánsız.
Cumhuriyet Gazetesi’nde çalıştığı dönemi, o zamanı daima övgüyle anlatırdı çalışanlar. Yazı yazmadaki ustalığı kadar teknik açıdan da ustalığını söylerlerdi. Gazetecilikte bilgisayarın olmadığı yıllarda, kaç satırın ayrılan bölüme yeteceğini bilmek zor işti, ekleme ve çıkartmalar sonradan yapılırdı. Ali İhsan Göğüş’ün yazılarının, hatta fotoğraf altı yazılarının bile, sayfaya "cuk oturduğunu" mürettipler, teknisyenler hep naklederlerdi.
Dünya gazetesindeyken, İsmet Paşa sık sık Dünya gazetesine gelip gidiyor. Yıl 1952, İsmet Paşa’yla başlayan dostluk 1952’den 1973’e kadar sürüyor. Ali İhsan Göğüş, İsmet İnönü ile birlikte partiden ayrılanlardan biri. İnönü’nün partiyi bırakmasından sonra Göğüş de siyaseti bırakmış.
Göğüş 1923 Gaziantep doğumlu. Kendisi ikinci kuşak gazeteci, şimdi de kızı Zeynep Göğüş üçüncü kuşak olarak gazeteciliği sürdürüyor. Kitap; yalnız Ali İhsan Göğüş’ün benmerkezci anılar yığını değil. Bir ülkenin mücadeleli, yoksulluklar ve yoksunluklar içinde geçen yıllarını anlatıyor.
Anıların bir özeliği de zamanında insanı üzen bazı olayların, konuların bugün gülünerek okunması.
Gazetecilik mesleğinin her zaman belalı bir iş olduğunu, mesleklerin en meşakkatlisi olduğunu bir kez daha bu anılardan anlayacaksınız.
Gazetelerin iç yönetiminde bulunduysanız, genel yayın müdürlerinin, yazı işleri müdürlerinin ömür törpüsü çalışmalarını yakından bilirsiniz.
Osman Bölükbaşı yüzünden Kırşehir ilçe yapıldı ve bunun üzerine Bölükbaşı tutuklandı. Bunu gazetede manşet yapanlar da, Bölükbaşı’nın arkasından tutuklandı. Ne yazık ki ülkemizde, her zaman yapanlar değil yazanlar cezalandırılmıştır. İktidarlar daima güçlerini gazeteciler üzerinde kullanmıştır. Bunun sonucunda, oldukça komik şeyler ortaya çıkmıştır.
İşte Göğüş’ün anlattıklarından biri.
Sait Maden bir Samet Ağaoğlu portresi çiziyor. Beğenmemiş olacaklar ki gazetenin káğıt tahsisi kesiliyor.
Gazetecinin yaşamı sürprizlerle doludur. Kötü sürprizler hep onları bulur. Örneğin Göğüş, kendini Meclis’te milletvekili görecekken Adana Cezaevi’ne gönderilir. Meşhur Gaziantep olaylarında Demokrat Parti binasına ateş etti diye suçlarlar. Oysa tabanca bile taşımamaktadır.
Muhalefet, halkın beklediği seviyeye gelmişse, çıkardığınız gazete ve dergi mutlaka okurunu bulur. Orhan Birgit, Şahap Balcıoğlu, Özcan Ergüler, Ali İhsan Göğüş’ten oluşan ekip, o zamanın çok etkili, "Kim" dergisini yayınlamaya başlıyorlar.
Sık sık kapatılan bu dergi başka adlarla çıkıyordu, benim anımsadığım reklamlardan biri şöyleydi: Kim çıktı, Kim çıkacak, Kim çıktı.
Uşak’ta İnönü’yü sarhoş bir kalabalık karşılıyor ve bu kalabalık içerisinden atılan bir taş başına isabet ediyor. Kim’in kapağına bu anın fotoğrafı basılıyor ve dergi tam 120 bin satıyor. Olayı izleyen ise Orhan Birgit.
27 Mayıs 1960 öncesi nasıldı durum? Cağaloğlu’ndan Esentepe’ye giden otobüsle sivil polisler ne yapardı? Esentepe’deki gazeteciler mahallesinde bütün komşular tanıdıktı. Hepsi aynı meslektendi.
Göğüş’e göre İsmet Paşa olmasaydı, 27 Mayıs’tan sonra Meclis açılmazdı. Gene İsmet Paşa olmasaydı, bu kez de 12 Mart’tan sonra Meclis kalmazdı.
Kurucu Meclis’te basın temsilcisiydi, bakanlık yaptı ve TRT’nin özerklik çalışmalarında görev aldı.
Ali İhsan Göğüş’ün Hep İsmet Paşa’nın Yanında kitabı, birkaç özelliği ile dikkatimi çekti. İyi bir gazetecinin yaşamı, mesleki deneyimi, siyaset dünyasında pek rastlanmayan vefası.
Hiç kuşkusuz renkli kesitler de kitabı süslüyor. Örneğin İsmet Paşa’ya Karşı Gelenler bölümünü mutlaka okumak gerekir.
Yakın tarihe dair anılara meraklıysanız, okuyun.
Hep İsmet Paşa’nın Yanında
Ali İhsan Göğüş
Remzi Kitabevi
Ali İhsan Göğüş kimdir?
1923 yılında Gaziantep’te doğan Göğüş, Kabataş Erkek Lisesi’ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. İstanbul il yönetiminden MKYK’ya kadar her kademesinde yer aldığı CHP’ye 1945 yılında girdi. Türk Haberler Ajansı, Dünya, Cumhuriyet gazetelerinin yazıişleri müdürlüğünü, Kim dergisinin başyazarlığını yaptı. Türkiye Gazeteciler Sendikası kurucu üyesi oldu. Basın Temsilcisi olarak Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. 1961 seçimlerinde meclise giren Göğüş, Gaziantep Milletvekilliği ile Turizm ve Tanıtma, Devlet Bakanlığı görevlerinde bulundu. İlk Turizm Bakanı olan Göğüş, kitle turizmini ve tatil köylerini Türkiye’nin gündemine aldı. CHP’den İsmet İnönü ile aynı yıl istifa etti. RTÜK Başkanvekilliği yapmış olan Ali İhsan Göğüş, halen Basın Kartları Komisyonu Şeref Üyesi ve Başkanı’dır.
KİTAPTAN
Bir alıntıya iki yıl hapis cezası
1959’a girerken DP’nin basınla ilişkileri fevkalade gergin bir duruma gelmişti. 27 Mayıs askeri ihtilalinden altı ay evveldi. Ben Yunanistan’dayken yazı işleri müdürlüğünü Şahap Balcıoğlu yürüttü.
O sırada Türkiye’de bir basın depremi oldu. Pulliarn diye bir Amerikalı yazar, "12’ye 5 Kala" diye DP’nin artık sonu geldi anlamına gelen bir yazı yayımlamıştı. Ahmet Emin Yalman, Vatan gazetesinde Pulliarn’ın yazısına yer vermişti.
Arkasından Şahap Balcıoğlu Kim’de yayımlamış aynı yazıyı. Ahmet Emin ile Vatan’ın yazı işleri müdürü Selami Akpınar doğru hapishaneye. Kim alıntı yapıyorsa iki sene hapis cezası!
Hapisten çıkışları 27 Mayıs’la oldu. Yunanistan’dan döndüğüm zaman Şahap Balcıoğlu’nu Paşakapısı’nda hapiste buldum. Ratip Tahir Burak, İstanbul’da haftalık bir gazete çıkarıyordu. O haftalık gazetenin başlangıçta yazı işleri müdürlüğünü ben yaptım.
Sonradan isimsiz gazetenin bütün yükünü Aziz Nesin üstlenmişti. Orada yayımlanan bir karikatüründen dolayı Ratip Tahir de hapse düşmüştü. Yani basınla ilişkileri fevkalade kötü bir noktaya gelmişti iktidarın. Tanınmış gazeteciler hapiste.
Adnan Menderes’ten Altemur Kılıç aracılığıyla Gazeteciler Cemiyeti’nin yönetim kurulu üyeleriyle görüşme talebi geldi. Park Otel’de ziyaret ettik Başbakan’ı ve Park Otel’de görüşmemiz iki saat sürdü. Görüşmeler bir saygı, karşılıklı bir iyileştirme zemini arayışı içine geçti. Bundan çok memnun olduğunu da görüşmede ifade etti Başbakan Menderes. Üç gün sonra iadeyi ziyarette bulunacağını söyledi ve cemiyete geldi. Bu ikinci toplantı beş saat sürdü. Genellikle biz konuştuk, Menderes dinledi.
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Talát Sait Halman Ümit Harmanı İş Bankası Kültür Yayınları