Paylaş
ARİF DAMAR'la Berat Günçıkan'ın yapıtığı TKP ile ilgili röportajı (Cumhuriyet Dergi, 12 Kasım 2000) bazı tartışma kazanlarının altına yeniden ateş sürdü.
TKP üzerine çok yazıldı, çok konuşuldu, herkes birbirini cevapladı.
O açıdan yazıya bakmıyordum ben.
Röportajın ortaya koyduğu iki gerçek var:
Birinicisi, o kuşağın gördüğü ağır işkence.
İkincisi, edebiyatın, sanatın, siyasetle, hele parti disipliniyle bağdaşmadığı.
İşkence, sadece insanın bedeninde izler bırakmaz. Ondan daha korkuncu, meslek yaşamını, yeteneğini, yaratabilme gücünü zedeler.
Nice kuşaklar 1970, 1980 sonrasında ağabeyleri, ablaları gibi işkence görmüş, yok edilmişlerdir.
İşkence bittikten, dışarıya çıktıktan sonra bile, iktidarın doğrultusunda polis takibinden kurtulamamışlar, işkence onlara bir yaşama biçimi olarak sunulmuştur.
Evet, Arif Damar'ı okuyunca çoğumuz, bilinen olaylar, bilinen tartışmalar deyip geçiyoruz.
Oysa genç kuşağa, tarihin içinden bunu anımsatmanın gereğine inanıyorum.
Ancak, onlar tek kişinin görüşlerinden bunu öğrenmeyecekler, başka kitaplar da okuyacaklar. Bir hareketi, bir dönemi çok yönlü değerlendireceklerdir.
Söz gelimi o dönemi Mihri Belli'nin anılarından, Vedat Türkali'nin Güven romanından, Ölmedikçe kitabından okuyabilirler.
Röportajda adı geçen kişilerden bir çoğunun kitabı vardır, onları okuyabilirler.
* * *
GELELİM sanat, edebiyat, siyaset ilişkisine.
Arif Damar'ın doğru tespitleri var bu röportajda.
‘‘Faşist ülkelerde sanatçıların illegal partiye girmesini yanlış buluyorum, hatta legal partiye de.’’
'Legal partiye de' sözü üzerinde durabilirim.
Türkiye İşçi Partisi'ne bir çok edebiyatçı arkadaşım üye oldular, sonra da partiden ayrılmak zorunda kaldılar, bırakıldılar.
Onların siyasi örgütle, parti disipliniyle, edebiyatçılıkları arasında yaşadıkları çelişkilerin yazılı ve sözlü tanığıyım.
‘‘Biz tanınmış şairlerdik, hapishaneden sonra şair olmadık,’’diyor. Gerçekten de bu tezi destekleyecek örnekler çok.
Partiye girmiş bir çok sanatçının düşüncesini yazıya getiriyor Damar:
‘‘Politikada mantık var, sanat mantığı ise mantık dışıdır, ikisi örtüşemez. Picasso, Komünist Parti'ye girdikten sonra da aynı resmi yapmaya devam etti, eleştirilere de şöyle yanıt verdi: Ben size ekonomi öğretiyor muyum?
Sosyalist gerçekçilik akımı, Rusya'da edebiyatın gelişmesine bir katkıda bulunmadığı gibi, geriletti de.’’
* * *
İKTİDARLA, siyasal akımlarla sanatçı, edebiyatçı kol kola girip yarına yürüyemiyor.
Rejimin ilk dönemlerindeki cicim ayları bitiveriyor.
Türkiye dahil.
Paylaş