ESKİŞEHİR’deki bir taciz olayını A.A. haberinden okudum:
Özetlemeliyim:
Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde, sağlık ocağında görevli iki ebenin kaldığı evin önüne gül ve şiirler bıraktıkları iddia edilen iki kişi yakalanmış.
İki ebenin güvenlik güçlerine başvurması üzerine, şiir ve gül sever (!) iki kişi de gözaltına alınmış.
Haberi okur okumaz, Ahmet Muhip Dıranas’ın Serenad şiiri geldi aklıma.
"Yeşil pencerenden bir gül at bana, / Işıklarla dolsun kalbimin içi / Geldim işte mevsim gibi kapına / Gözlerimde bulut, Saçlarımda çiğ.
.......
Pencerenden bir gül attığın zaman / Işıkla dolacak kalbimin içi / Geçiyorum mevsim gibi kapından / Gözlerinde bulut ,saçlarımda çiğ."
Çoğunuz William Shakespeare’in ünlü Romeo ve Jülyet oyunundaki balkon sahnesini hatırlarsınız. Serenadlar, bilirsiniz hep balkonun altındaki áşık tarafından yapılır, oyun, film trajedi ise baba, anne gelir kızı içeri çekerler bir daha da balkonda gözükmez, komedi filmiyse kukuletalı bir baba aşağıya su döker.
* * *
GÖZALTINA alınanların biri 32, diğeri 22 yaşında. Genç sayılırlar.
Ancak bu iki arkadaş biraz demode! Televizyonlarda gördüm, Taksim Meydanı’ndaki yılbaşı kutlamalarında, birtakım kişiler, kadınlara elle tecavüz ediyorlardı. Taciz terbiyesizliğinin bu raddeye geldiği bir dönemde, gül ve şiiri aracı kılmak gibi zarif bir sevgi gösterisinde bulundukları için, önce onların gösterdiği inceliği belirtmem gerek.
Demek ki hálá, tacize bile incelikle yaklaşan birileri varmış. Şaşırtıcı.
Cemal Süreya’yı, taciz kokusu taşıyan bir aşk haberine karıştırıp karıştırmamakta tereddüt ettim ama sonra anılarından birini, belki bir gerekçe değeri taşır diye yazmaya karar verdim. Zeynep Oral’ın Edebiyatımızdan On İnsan Bin Yaşam (Milliyet Sanat) dizisindeki Cemal Süreya bölümünde anlatılır bu şiir tacizi(!).
Cemal Süreya’nın ilk şiir defteri. Adı: "Kızıl Mısralar". Kızıl çünkü kırmızı mürekkeple yazmıştı. Kırmızı mürekkeple, çünkü sevdiği kızın saçları kızıldı. İlk dizeler şöyleydi: "Seni sevdiğim anda her şeyim kızıl oldu/Masmavi defterime kızıl satırlar doldu."
Defter, elden ele dolaşmış, tabii kızıl saçlı áşık da görmüş.
Ta ki üst sınıflardan bir öğrenci, seni komünist sanırlar diye uyarmış, defterdeki Kızıl Mısralar - Yeşil Mısralar olmuş.
Ben evin önüne bırakılan bu şiirleri okumak isterdim, belki de gösterilen tepki, kötü şiir yüzündendir.
* * *
YAZIMI karlı bir kış gününde mizahı zorlayan bir karalama olarak algılamanızı isterim.
Yoksa istenmediği zaman iltifat bile can sıkar, insanı bıktırır.