Bütün dünya ünlü sanatçıların ses kayıtlarını temizleyip çıkarıyor, yeniden yayımlıyor. 78’li plakların çoğunu dinlenebilir hale sokup bize sunuyorlar. Kocaman kara plaklara bakıyorum, bizde bu hareket, müzik geçmişimize sahip çıkma yeni yeni yeşeriyor. Şimdi, eski ses sanatçılarımızın, ünlü hafızların icralarını müzik mağazalarından alabiliyoruz. Eskiden Enrico Caruso’nun CD’lerini gördüğümde, bu ilgisizliğimiz yüzünden mahcup olurdum. Üstelik bir sazı değişik ustalardan bize ulaştıran çalışmalar da son yılların gözde ve örnek çalışmalarından. Hiç kuşkusuz, önce devletin bu türdeki örnek çalışmalarından söz edeceğim. Sonra da özel kuruluşların, firmaların çalışmalarına değineceğim. Batı müziğinde aynı besteyi, aynı operayı farklı orkestraların, farklı solistlerin seslendirmelerini bu teknoloji sayesinde dinleyebiliyoruz. Yalnız teknolojinin sağladıklarını değil, icra tarzlarının da değişimini, gelişimini, karşılaştırma yapma olanağını buluyoruz. ¡ ¡ ¡ ESKİ taş plaklar meraklısının evinde, 78’lik gramofonların, pikapların yanında duruyordu. Oysa şimdi birçok besteciyi, müzikçiyi hepimiz evimizde dinleyebiliyoruz. TRT’nin 1960’lı yıllarda stüdyolarında, eski teknikle doldurulmuş şarkıların, saz eserlerinin, konserlerin kayıtlarını depolarda gördüğümde üzülürdüm. Onlar unutulup gidecek, kulağımıza ulaşmayacak diye... Arşiv çalışmaları içinde saz eserlerinin benim için ayrı önem taşıdığını belirtmeliyim. Saz musikisinin ayrı bir özelliği olduğu, bu sayede genç kuşaklara iletilecektir. TRT’nin icracılarını dinlerken çocukluğum gözümün önünde canlandı. Kocaman bantların içinde bir müzik hazinesi olduğunu benim gibi müzik meraklıları bilir ve onlara umutsuz şekilde bakar dururdu. ¡ ¡ ¡ RAHMETLİ Cüneyd Orhon’un Kadıköy’deki fotoğraf stüdyosuna gider, kopyasını çıkarmak için oradan notalar alırdım. Daha sonraları radyo evine gidip stüdyodaki konserlerini dinledim. Sözgelimi, Fehmi Tokay’ın kendi şarkılarının nasıl çalınması, söylenmesi gerektiğini öğrendim. İşte dinlediğim, çoğunu gördüğüm, bazısını görmediğim sanatçıların CD’lerini dinlemek ayrı bir zevk. TRT, bu arşivler için bir başka gerekli özeni gösteriyor, sanatçıların biyografilerini de albüme koyuyor. Böylece onun hayatını da öğrenmiş oluyoruz. Nicelerinin sesinden öte, zamanın radyo mecmualarında onlarla yapılmış röportajları okudum. TRT’nin çıkardığı CD’lerin kimisi bana ‘radyo günleri’ni anımsatıyor. Hâlâ radyo dinlemeyi çok severim, görüntüye kendimi kaptırmadan hayal dünyamı zenginleştirir radyo. ¡ ¡ ¡ GAZİNODA Ahmet Üstün’ü dinledim, klasik Türk müziğinin tanınmış parçalarını söylüyor. Büyük bir müzikçi, tanınmış bir şef dostumun söylediğini anımsadım. “Eskiden gazinolarda bile klasik besteler okunurdu” demişti bir gün bana. Düşünün ki, programa Tanburi Ali Efendi, Hacı Arif Bey, Muallim İsmail Hakkı Bey’in besteleriyle başlarlardı. Çünkü dinleyici de o besteleri anlayan, donanımlı bir kimliğe sahipti. Şimdi böyle dinleyici ancak Kültür Bakanlığı koro konserlerinde, müzik festivallerinde, özel ya da devlet senfoni, filarmoni orkestralarının dinleyicileri arasında var. ¡ ¡ ¡ HİÇ kuşkusuz müzik arşivi çalışmalarında başka kurumların da katkılarını yazacağım.