Paylaş
İstanbul’da konserler, etkinlikler yazın bile devam etti.
Ajandama etkinlikleri yazarken, içimden ah bunu kaçıracağım, ikisi de aynı akşama geliyor, ne yapacağım, diye düşünüyorum.
Elbet buna, katıldığım yurtdışı kitap fuarlarını, etkinlikleri de dahil ettiğim zaman, İstanbul’daki birçok güzellikten uzak kalıyorum. Ne yapayım, başka güzellikler için bazı güzellikleri feda etmek zorundayım.
İKSV’nin Film Ekimi 17 Ekim’de başlayacak, 25 Ekim’de sona erecek.
Sinema meraklıları için ilgi çekici bir özelliği var. Vizyona girmeyen ödüllü filmleri göreceksiniz. Birbirinden önemli ve beğeneceğinizi umduğum filmlerin galaları da yine Film Ekimi’nde gerçekleşecek.
Sinematek’in bulunmadığı bir kentte bu tür gösterilerin işlevi önemlidir. Akbank Caz Festivali de 15-25 Ekim 2009 arasında gerçekleştiriliyor. “Şehrin Caz Hali”ne İstanbullular alıştı.
Festivalde sadece caz konserleri ile yetinmeyeceksiniz. Atölye çalışmaları ve panellerde, Hülya Tunçağ, Sevin Okyay, Merih Akoğul, Feridun Ertaskan da caz konusunda konuşacaklar.
Yoğun, zevkli bir program yapabilirsiniz.
“Şehrin Caz Hali” ile “Film Ekimi”ni aynı sayfaya yazabilirsiniz.
TİYATROLAR da perdelerini açıyor.
Devlet Tiyatroları’ndan daha önceki yazımda söz etmiştim. Şehir Tiyatroları’nda da yerli ve yabancı iyi yazarların oyunlarını göreceksiniz.
Yalnızca ödenekli tiyatroları izlemeyin, özel tiyatroların da başarı çizgilerinin yüksekliğini geçen yıllardan anımsayın.
Tiyatro bence gene altın dönemini yaşıyor.
Müzelerde de hem uluslararası önemde sanatçıların sergisini gezebiliyorsunuz, hem de film seyredebiliyorsunuz. Artık müzelerin birkaç amacı bir arada yüklendiğini büyük kentlerde yaşayanlar bilir.
Pera Müzesi Film Etkinlikleri’nde gösterilen filmlerin ana başlığı Luis Bunuel Mexico’da.
İstanbul Modern’nde film gösterimi sergiyle bağlantılı.
“Site Filmleri”nde, Sarkis’in “Site” sergisinin bir parçası olarak, kendi sanatıyla ilgilendirdiği filmlerden seçtiği program sinemaseverlerle buluşuyor. Programda Fellini, Tarkovsky gibi büyük ustaların yanı sıra Zeki Demirkubuz gibi ülkemizden de usta yönetmenler yer alıyor.
Resim sergilerini, kültür merkezlerindeki söyleşileri, devlet opera ve balesinin temsillerini, orkestra konserlerini, gelen toplulukları, solistleri sanırım artık teker teker saymak mümkün değil.
¡ ¡ ¡
İSTANBUL’un yarım yüzyıllık kültür tarihini bilenler ilerlemenin tartışılmazlığını kabul edeceklerdir.
Paylaş