Samim Kocagöz’ün memleketindeydim

SÖKE Edebiyat, Sanat ve Kitap Günleri’nde kaldığım üç bin kişilik tesisin balkonundan Söke Ovası’na bakarken, Samim Kocagöz’ü anımsadım.

Haberin Devamı

Onun yanında Ferzan Gürel’i, Halil Kocagöz’ü de unutmadım. Kitapları bir bir gözümün önünden geçti. İskender Özturanlı da bu anılar kütüğünde yer aldı.
Bilirsiniz, her kenti, her ilçeyi, her beldeyi bir edebiyatçının anısının izinde, rehberliğinde tanır ve severim.
Sevgili arkadaşım Gürol Sözen, Söke’ye gideceğimi söyleyince bana tarihi yerler için bir liste gönderdi. Mahcubum, hiçbirini gezemedim.
Gezmekten, dolaşmaktan çok, o yeri kitaplardan tanıma alışkanlığımın kötü olduğunu söyleyeceğim.
Söke Belediyesi’nin hazırladığı ‘Söke Tarihi ve Kültürü’ kitabının her satırını tat alarak okudum.
Kurtuluş Savaşı’ndan göçlere, sürgünlere kadar acının tarih içindeki yerini öğrenmeye çalıştım.
Söke’de yaşayan, farklı kentlerden buraya göç eden ve sürgüne gönderilenleri yazdığımda, kozmopolit dokusunu nasıl sevdiğimi tahmin edebilirsiniz.
Yörükler, Aleviler, Boşnaklar, Trabzonlular, Rizeliler, Çerkezler, Araplar, Arnavutlar, Giritliler, Romanlar, Kürtler, Pomaklar, muhacirler, Konyalılar, Azeriler, Erzurumlular...
Toplumsal, siyasal, bireysel zorunlulukla buraya gelenlerin zamanla yerleştiği, burada mutlu oldukları izlenimini edindim.
Giritli İsmet Erzi göçü şöyle anlatıyor:
“Dedem Selanik doğumlu. Asıl adı Alex Fropoli. Sonradan Ali adını almış. Yıllarca Cavur Ali olarak anılmış.”
Adil Özdemir’in anlattığını okuduğumuzda Kürtlerin Aydın ve Bursa’nın Gemlik ilçesine sürülmelerinin zorluğunu, başta özgürlük kısıtlamalarını bugüne ışık tuttuğu için okumalısınız. Köylere beş yıl süreyle çıkmamak şartıyla yerleştiriliyorlar. Ancak 1936’dan sonra dolaşabiliyorlar. Bugün de terör yüzünden buraya göç oluyor.
  
SAMİM KOCAGÖZ, yapıtlarında Söke’yi, oraların Yunan işgalinden Kurtuluş Savaşı’na kadar en etkili, en önemli kitaplarını yazmıştır.
Bir cumhuriyet aydını olan Samim Kocagöz, 1940 Toplumcu Gerçekçi Kuşağı’nın bir edebiyatçısı olarak, verdiği Aydınlanmacı Mücadele’yi anılarında kaleme getirmiştir.
Bugün de onu, o yöreyi, Kurtuluş Savaşı’nı tanımak için kitaplarını okumalısınız.
Özellikle ‘Kalpaklılar’ ve ‘Doludizgin’, Türkiye’yi anlamak için gerekli olan kitaplar listesinde yer alır.
Ferzan Gürel de yapıtlarında birinci planda hep Söke’yi tuttu. ‘İzmir’in İşgali’nden Kurtuluşa’yı okuma listesine alabilirsiniz.
O. Zeki Özturanlı da öyküleri ve oyunlarıyla tanınıyor.
Talat Avcı, Halil Kocagöz için “Barışın, güzelliğin, sevdanın ozanı” diyor.
Ressam Ziya Gürel’i de sanatçı ailenin yeni kuşağı olarak tanıyoruz.
  
KUŞADASI’na gittim. Pazarını dolaştım. Severim pazarları. Yeni yeşil zeytinlerden aldım, japoneriğini yedim, garantili tatlı biber levhasının büyüsüne kapılıp biberleri de poşetime doldurdum.
Sonunda ‘kudret narı’nı torbaya koyup Söke’ye döndüm.
Hümeyra Sultan’ın Kısmet Oteli’nin bahçesinde gezindim.
Otel bana adalardaki eski otel görünümlerini çağrıştırdı.
Birçok dostumla da özlem giderdim.

 

 


 

Yazarın Tüm Yazıları