Sahaf Festivali’nde bütün bir gün geçirilir

KAHVALTINIZI yaptınız, günün haberleri, bir ahtapot gibi sizi kollarıyla sarmadan, çıkın evinizden. Taksim Gezisi’ndeki 4. Beyoğlu Sahaf Festivali’ne gidin.

Her kitapseverin, araştırmacının mutlaka bir eksiği, her zaman aradığı bir kitap vardır. Ben hep böyleyim. Çünkü bir kitap bir başka kitabı, bir belge diğer başka bir belgeyi çağırır. Kitap ve belge kardeşliğinin kuralıdır.
Celâl Sılay öyle derdi, “Aramakla bulunmaz meğer ki rastgele”.
Sahaflarda gezerken karşınıza öyle bir kitap, öyle bir fotoğraf, öyle bir dergi, öyle bir belge, öyle bir taş plak çıkar ki, bildikleriniz değişebilir, bir yazınız, bir çalışmanız birden yücelir.
Cumartesi sabahı “festivali” gezerken, sahaf arkadaşlarımla konuştum, özellikle genç kuşak ziyaretçilerden çok mutlular. “Çünkü, bizim genel bir anlayışımız vardır, bizim müşterilerimiz 40-65 yaş arası, yanılmışız, bu çoktan değişmiş” diyorlar.
Birçok sahaf Kadıköy’den, Beyoğlu’ndan başka semtlerden buraya gelmiş. Yalnız geçmişi temsil etmiyorlar, geçmişle bugün, bugünle gelecek arasındaki kültür bağını örüyorlar.
* * *
TÜRKİYE gibi bütün kitapların yeniden basılmadığı ve kimi zaman kütüphanelerde bile bulunamadığı bir ülkede, sahafların önemini, işlevini övmekle bitiremem.
Bir Tan Gazetesi gördüğümde, basın ve siyasal tarihimizdeki ayıplar belleğimde sökün eder.
Markopaşa Zübük’teki Mim Uykusuz’un bir karikatürü Atatürk’ü sarmalayan tehlikelerin ne olduğunu gösteriyor. Bugün kadar yeni, bugün kadar taze. Sanatçının yarım yüzyıl sonrasını gören gücü.
Bizde birçok iyi kitap çıkaran yayınevi kapanmıştır. O kitapları da başka yerde bulamazsınız.
İşte sahaflar size bu kitapları da sunarlar, bilgi açısından ne kadar kazançlı çıktığınızı evinize döndüğünüzde anlarsınız.
Sahaflar, seçim açısından da size geniş bir ufuk açıyor.
Bırakın genç kuşağı, birçok kimse ben bunu görmedim, ben bunu okumadım, diyecekler. İşte sahafın yüzündeki mutluluğu o zaman seyredin.
Poster seviyorsanız, sinema afişlerinin türlüsü burada var.
Taş plaklar sadece yazılarda kalmıyor, 78’likler çalıyor, eski seslerin teknik mükemmeliyet olmadan da etkileyici güzelliğini hissediyorsunuz.
Sahafların bütün yazarların yaşamında önemli yerlerini anımsatayım.
Beyazıt’ta Çınaraltı’nda oturur Sahaflar’dan geçer, Kapalıçarşı’nın içinden Babıâliye inerdik. Arslan Kaynardağ’a mutlaka uğrardık.
Ben ne zaman bir kitabın peşine düşsem, sahaf dostlarımdan biri hızır gibi yetişir. Ne zaman bir araştırmadan söz etsem büyük bir dosya getirip koyarlar önüme.
* * *
KİTAPLI bir pazar gününden daha güzel ne olabilir ki...
Kitabınızı, derginizi alın oturun orada bir kahve ya da çay için, okur olmanın zevkini çıkarın.
Yazarın Tüm Yazıları