Paylaş
İlk etkinlik yarın akşam saat 20.00’de Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda gerçekleştirilecek. Dostlar Korosu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Orkestralar Müdürlüğü Türk Halk Müziği Topluluğu, ‘Gelin Canlar Bir Olalım’, ‘Dam üstüne Çul Serer’, ‘Zamanede Bir Hal Geldi Başıma’, ‘Mahsus Mahal’, ‘Drama Köprüsü’, ‘El Kapısı’ gibi sanatçı ile özdeşleşmiş türküleri seslendirilecek.
Tiyatro yazarı ve oyuncu Orhan Aydın’ın, Ruhi Su’nun hayatını, türkülerini, müziğimize katkılarını anlatacağı konser, ücretsiz olarak gerçekleştirilecek.
Bir diğer anma konserini ise yarın aynı saatte Kartal Belediyesi düzenliyor. Uğur Mumcu Kültür Merkezi’ndeki konserde Şef Özgür Doğan yönetiminde Kartal Belediyesi Türk Halk Müziği Korosu, Hasan Karayel’e eşlik edecek.
*
ANMA konserinden önce, Ruhi Su defterinin yapraklarını araladım.
“Âşık Veysel, Ruhi Su’ya bakın ne demiş: “Dağların havasını şehirlere getirdin.”
Çileli kuşaktan bir usta. Türkülerini gece kulüplerinde dinleyebilirdik. Uzun süre pasaport alamamış, aldığında da iş işten geçmişti.
Konser verecek yer bulamamıştı.
Türkülerin siyasal, bireysel hayatımızda nasıl önemli ve belirleyici rolü olduğunu ondan öğrendik.
Nâzım Hikmet türkülerin önemini yazmıştı:
“İnsanların türküleri kendilerinden güzel,
kendilerinden umutlu,
kendilerinden kederli,
daha uzun ömürlü kendilerinden. “
Hilmi Etikan’ın ‘Ruhi Su belgeseli’ni izledim. Türküleri yaşamından gelen bir duyarlıkla, özümseyerek seslendirdiğini anlıyorsunuz.
Rol aldığı operalardan sahneler var.
Kimler konuşmuştu:
- Saadet İkesus Alp
- Rasih Nuri İleri
- Semiha Berksoy
- Arif Damar
- Bertan Onaran
- Talip Apaydın.
Apaydın’ın konuşmasında ilgi çekici bir saptama vardı.
Apaydın, başka bir alanda öğrenim görmeyi düşünüyormuş, Ruhi Su’yu tanıyınca müzik öğrenimi görmeye karar vermiş.
*
RUHİ Su bizim kuşağın bilinçlenmesinde rolü olanlardandı. Bir opera sanatçısının sesinden türküleri dinleyerek, onların tınısındaki gücü, işlevini tanıdık.
‘Zahit bizi tan eyleme’yi dinlerken bir geceyi andım.
Abdülbâki Gölpınarlı, İsmet Sungurbey hocam ve ben, Kalamış’ta Todori’de gecenin bir vaktinde ‘Zahit Bizi Taneyleme’yi söylemeye başladık, iki masa ötede gençler de bize katılmaya başladılar, o gece ilk olarak Ruhi Su’nun genç kuşağa ulaştığına şahit olduk. Oradan ayrılırken öğrendik ki bize eşlik eden gençler ODTÜ’lü öğrencilermiş.
Bir dizesi birçok olayda zihnime gelip oturur:
“Usludan yeğdir delimiz.”
Bu söz birçok dehayı, birçok büyük edebiyatçıyı çağrıştırır bana. Yüzeysel akıl düşkünlerini bu dize yıkıp geçer.
Duvarımıza assak mı? Yaratıcıların tümünü kapsıyor. Erasmus’un ‘Deliliğe Övgü’sü ile eşleşirler mi? Nietzsche acaba bunu okudu mu? Doğu-batı bileşkesine emek verenlere bir çözüm önerisi.
Bütün Anadolu’yu dolaşıp türküleri, bozlakları toplamıştı.
Bu derlemeleri bir bankanın salonunda dinlemiştik. Yanımda Ahmet Hamdi Tanpınar oturuyordu. Özellikle bozlaklar, gelenleri etkilemişti. Ruhi Su’dan bu derlemeyi isteyen de Vedat Nedim Tör’dü.
Anıların bazıları silinmiyor, o konu gündeme geldikçe anlatmaya, yazmaya zorluyor.
Paylaş