Romancı Halid Ziya Uşaklıgil sadeleştirme için ne diyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
TÜRK romanının kurucularından Halid Ziya Uşaklıgil kendi eserlerini sadeleştirmiş yazarlardan biridir.
Hiç kuşkusuz böyle bir çalışma, ilk bakışta, bizim tartışma gündemimizin dışında kalabileceği izlenimini uyandırabilir.
Öyle düşünmüyorum. Onun romanları üzerine araştırma yapacak biri, ya da dikkatli bir okur, sadeleştirilen metin ile eski metin arasındaki farkları ortaya çıkarıp, yazarını bu konuda başarısız bulabilir. Onun sadeleştirmesi bizi bağlamaz.
Çünkü sadeleştirmeyi yazar yaptı diye, beğenmek zorunda değiliz.
Türk edebiyatında, bazı şairler, toplu şiirlerini yayımladığımız Ercümend Behzad Lav ve Celál Sılay, kendi şiirlerinde birçok kelimeyi Türkçeleştirmişlerdi.
Doğrusu bazısı oturmamıştı, dize bütünlüğü içinde sırıtıyordu.
Halid Ziya Uşaklıgil, Aşk-ı Memnu'nun kendisi tarafından sadeleştirilmiş baskısının Bir Kaç Söz'ünde şöyle yazıyor:
‘‘Kitabın sadeleştirilmiş olmasına fazla genişlikte bir mana verilmemelidir: Yeni nesil için pek tanınmamış olan kelimeler, terkipler Türkçe'ye çevrilmiş, fakat üsluba, ibarelerin teşkilatına (cümlelerin düzenine) hiç dokunulmamıştır.’’
Yukardaki açıklamada yer alan, üsluba hiç dokunulmamıştır cümlesi sadeleştirmenin ana kurallarından biridir.
* * *
HALİD ZİYA UŞAKLIGİL'in Bütün Eserleri'ni (Özgür Yayınları) yayına hazırlayan Muharrem Kaya'nın Önsöz'ündeki bir görüş de, sadeleştirmenin zorunluluğunu göstermektedir:
‘‘... Halid Ziya, kendi eserlerinin dilini daha anlaşılır bir şekilde sadeleştirerek, Aşk-ı Memnu romanının uzun bir süre daha okunmasını sağlamıştır.’’
Aşk-ı Memnu'nun yayın yöntemini beğendim. Osmanlıca, bugünkü kuşağın anlamayacağı kelimelerin yanına Türkçelerini yazmışlar.
Uşaklıgil'in Hikáyesi'ndeki (Yapı Kredi Yayınları) yöntem, bence en sağlıklısıdır.
Nur Gürani Arslan, karşılıklı olarak bir sayfaya özgün metni, diğerine de sadeleştirilmiş metni koymuştur. Okura bilgisine göre tercih zenginliği sunulmaktadır.
* * *
AHMED MİDHAT EFENDİ'nin Bütün Eserleri'nin yayınlanması gerekirdi, bunu hazırlayanlara teşekkür borçluyuz.
Bazı bölümleri, genç kuşağa okudum hiçbir şey anlamadılar.
O zaman sormalıyız: Ahmed Midhat Efendi'yi bilenlere mi okutmakla yetineceğiz, yoksa onu genç kuşağa mı okutmayı amaçlıyoruz?
Bence Türk Dil Kurumu gibi bir kurum, bu metinleri iki sayfa olarak basmalıydı. Sol sayfada özgün metin, sağda sadeleştirilmiş metin.
* * *
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI, bugünkü dile aktarmayı, sadeleştirmeyi, bugünün Türkçesiyle yayınlama çalışmalarını oluşturacağı kurullarda tartışmadan yayına başlamasın.