Evliya Çelibi'nin Seyahatnámesi, bende tekrar tekrar okuma isteği uyandırır. Tutkusu demek daha doğru. Bir şehrin, bir beldenin nasıl gezileceğini ve yazılacağını, her seyahat yazarı ondan öğrenmiştir. Ondan el almayan, ona burun kıvıran bir gezginin hali haraptır.
Evliya Çelebi'yi bugünün Türkçesine aktarmak zor iştir. Üslubun lezzetini bozmaya gelmez. Gene de genç kuşağın okuyacağı bir metin hazırlanması desteklenecek emeklerdendir.
Geçen hafta üç Evliya Çelebi kitabı okumaya başladım, böylece savaşın kasvetini daha az hissettim.
Seyit Ali Kahraman ile Yücel Dağlı'nın hazırladığı Evliya Çelebi Seyahatnámesi: İstanbul, iki kitaplık bir bugünün diline aktarmaydı.
Diğeri de Evliya Çelebi Diyarbekir'de adını taşıyordu.
İ. Gündağ Kayaoğlu'nun '... İstanbul' kitabına yazdığı Sunuş'unda söylediklerine mührümü basarım:
‘Tabii ki o dönem Türkçesini bilerek Evliya'yı orijinalinden okumak çok daha güzel, çok daha zevkli bir iş olurdu. Ama bu zevki yalnızca iki elin parmaklarını zor geçecek sayıda uzmana bırakmaya da gönlümüz razı olmadı. Ama günümüz Türkçesiyle yapılan bu yayından alınacak tadın da olsa olsa diyet baklava tadında olacağını biliyoruz.
Kaygısı bizim, kıvancı sizin olsun.’
Evliya Çelebi'nin söyledikleri doğru mudur, değil midir, abartma payı nedir? Seyahatnáme için böyle sorular abestir.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Beş Şehir'deki yargısına uymalı:
‘Ben Evliya Çelebi'yi tenkit etmek için değil, ona inanmak için okurum ve daima bu yüzden kárlı çıkarım.’
Yer yer, gerçeküstü bir metin içine düşersiniz, bazen hayal gücünün büyüsüne kapılırsınız, ama en güzeli onun peşine takılırsınız.
İçindeki gizli mizah onu çok eğlendirmiştir, çünkü o inandırmak için yazmamıştır.
O asırda hakir İstanbul Kalesi'ni fırdolayı adımladığımızı bildirir, der. Adımlarını sayar, beni adım atışı ilgilendirir sayısı değil.
Arkasından, İstanbul'un 27 adet kapılarının araları ne kadar adımdır onu bildirir, deyip gene bir istatistik çalışmaya girer.
Batıl inançların da eğlenceli yanını severim. İstanbul'un içinde ve dışında olan acayip ve garip tılsımları bildirir, bölümünü okurken bir mitoloji kitabından satırlara gönderme yapmaktan kendimi alamam.
Kumburgaz adı nerden gelir? Böyle sorulara meraklı olanlar için yanıtı gene Evliya'dan alalım:
‘İstanbul'un güney tarafında Yedikule'den yarım erhale Kumburgaz adlı kale yakınında bir tür beyaz saat kumu çıkar. Onun için 'kum burgazı' derler. Öyle beyaz ve incedir ki göz fark edemez. İstanbul'un ve Frengistan'ın kum saatçileri ve altıncıları ondan kum alıp kullanırlar.’
Bir yeri, mekánı, kişileri öylesine bir bütünlük içinde anlatır ki, gerçekten romandan bir sayfa zannedebilirsiniz.
Ustaca tasvirleri, benim için edebiyat tarihindeki başarılı tasvirlere örnek gösterilmelidir:
‘Bir gün Hünkár, Evliya Çelebi şimden gerü sırdaşımsın, sırrı açıklama' buyurdular. Hemen hakir bu beyitleri söyledim. Beyt:
Şöyle sakla sırr-ı aşkı tende cánın duymasın
Yanılıp ağzına alma kim zebánın duymasın.
Hadis kim çenesini turtasa afetlerden emin olur buyurmuşlar ki, Padişahım sırdaş olanın sırlar mahzeni olması gerekir,' dedim.’
ÇELEBİ'NİN DİYARBEKİR'İ
Evliya Çelebi Diyarbekir'de kitabının lezzetli, kimisine göre abartmalı bölümlerinden biri Hamrevat suyunu anlattığı satırlardır:
‘Eski hekimler bu Hamrevat suyu içine pamuk bırakıp sonra pamuğu kurutup tartmışlar ve Maarra şehri suyu pamuğundan hafif olmuştur.’
Kervansaraylar, bekár ve evsizlerin hanlarının övülmesi, o zamanki düzenin işleyişi konusunda bize fikir verirler.
Diyarbekir'de hamamların hepsi şehrin çöpüyle ısındığından, şehir böylece çöpten ve pisliklerden arınmış olmaktadır.
Halkını, erkeklerin meslek ve kazançlarını, kadınlarını, yemeklerini anlattıktan sonra sıra şehrin gezinti yerlerinin övülmesine gelir:
‘Fakat Diyarbekir'in Şattu'l- Arab kıyısında olan Reyhan bağının ve düzenli bostanının Anadolu'da, Arap ve Acem diyarlarında benzeri yoktur.’
Diyarbekir'i bütün yönleriyle ve ayrıntılarıyla anlatıyor Evliya Çelebi.
Ayrıca bu kitapta yer alan incelemeler, Evliya Çelebi'nin yazdıklarının kaynak olarak da niteliğini ortaya koymaktadır.
DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ
Çanakkale Cephesinden Filistin'eŞerif Güralp Güncel Yayıncılık
Arap Çöllerinde Türkler Alpay Kabacalı Cem Yayınevi
Siyasetin Sosyolojisi Nur Vergin Bağlam Yayınları
Hayal ve Istırap Selim İleri Doğan Kitap
Etkin Devlet Nevzat Saygılıoğlu ve Selçuk Arı Sabancı Üniversitesi