Mümkün olsa da insan bu yemekleri yerken duvarda da o tabloları seyredebilse. Ruhun ve bedenin ihtiyaçlarını aynı anda karşılayabilse. İspanya'da, Paris'te art arda resim tarihinin en önemli tabloları yaratılırken, yaratıcı bir yandan da güzel yemeklerin ardına düşüyor.
MODERN resmin dehalarından Pablo Ruiz Picasso'nun hangi yemekleri sevdiğini, neleri sofrasında bulundurduğunu merak etmez misiniz?
Picasso'nun Sofrası'nı okuduktan sonra, sanırım mutfağınıza, Akdeniz'den yeni lezzetler katılacak. Özellikle zeytinyağı ve sarımsak (sarmısak) mutfaktaki hakimiyetlerini biraz artıracaklar.
Picasso, Güzel Sanatlar Okulu'ndan arkadaşıyla Horta köyüne gider.
İki arkadaş, hergün pirinci, nohutu pişirip yerler, arada bir de köye gidip, köylülerden ekmek ve av eti alırlar.
Picasso, yıllar sonra şöyle der:
‘‘Bildiğim her şeyi Pallares'in köyünde öğrendim.’’
Picasso'nun Sofrası, okuyanı bir kaç açıdan mutlu edecek bir kitap. Picasso'nun sevdiği yemekleri ve bunların nasıl yapılacağını yani tariflerini öğreniyorsunuz, bir de bunların usta tarafından yapılmış resimlerini görüyorsunuz.
Mümkün olsa da insan bu yemekleri yerken duvarda da o tabloları seyredebilse. Ruhun ve bedenin ihtiyaçlarını aynı anda karşılayabilse.
İspanya'da, Paris'te art arda resim tarihinin en önemli tabloları yaratılırken, yaratıcı bir yandan da güzel yemeklerin ardına düşüyor.
Mutfak'ı gördüğünüzde, annesinin yaptığı baba'nın (bir çeşit hamur tatlısı) belleğindeki lezzetini unutmuyor.
Pablo, Horta'da yemek pişirmeyi öğrenir. İçi patates ve yumurta dolu tavalarla yapılan yemeğin içine kuru sebzeler, bir miktar sosis, sucuk katar.
Bütün o köy yaşamı, renkleri, paletine sızmıştır. Arkadaşı Fernande ile konakladığı La Cal Tampana'da köyde fırını olan tek evin çevresindeki hayata bayılır.
Ünlü Amerikan romancısı Gertrude Stein, sanatla, resimle yemek arasındaki bağlantıyı şöyle anlatır:
‘‘Picasso'nun Horta'daki ilk günlerinin anısı olan zeytinliklerin yeşili ve gri yüzeyler üzerine zayıflatılarak serpiştirilmiş safranın sarısı, modern resmi la Can Tafetans'ın mutfağıyla birleştirir.’’
Picasso, Picasso oluncaya kadar yaşadıklarını, eğlenceli yoksulluğunu burada gülerek mi yoksa bir sanatçının çileleri olarak mı yorumlayacaksınız? Bilemem.
Para kazanabilmek için Els Quatre Gats'in müşterilerine kızarmış desenler satar. Özelliği, çizdiği desenlerin omlet tavasında kızartılarak eskitilmesinden kaynaklanmaktadır.
Yoksulluk günlerinde aklında kalan arkadaşının sık sık tekrarladığı şu sözdür:
‘‘Ekmek ve peynir almaya gidelim ve bankta oturup yiyelim.’’
Arkadaşlarıyla birlikte makarnayı süslerler, bir de hileleri vardır. Yemek ısmarlarlar, lokantaya tam şu saatte getirin diye tembih ederler. Çırak kapıyı çalar onlar da bırak git derler, çırak ısrarcıysa içerden Fernande çırılçıplağım açamam der, çırak gittikten sonra sepeti içeriye alırlar, paraları olunca da öderler.
30 kişilik paella'ya neler konulduğunu merak etmez misiniz? Üstelik ateş olmadığı için komşuda pişer.
Bezelyeli Güvercin tablosuna bakın, ayrıca Gertrude Stein'in sevgilisi Alice Toklas'ın Picasso'ya yaptığı levreğin tarifini okuyun.
Olga'dan ayrılışını bir cümlede özetler:
‘‘Olga çay, pastalar ve havyar severdi, bense Katalan sosisi ve fasulyesi.’’
Alice Toklas'ın çizgili levreği, yıllar sonra Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in verdiği bir ziyafetinde, ekose etekli levrek diye çıkmıştı.
Hele bir resim iştahınızı açacak - hangisi açmıyor ki - İki ahtapot ve mürekkep balıklı natürmort.
Picasso'nun notu var:
‘‘Tencerede, ateş sosuna batırılarak pişen mürekkepli kalamarlar.’’
Picasso aşçılığın önemini de vurgular.
Yemeğin içinde her türlü malzemenin olduğunu söyleyen aşçıya şu cevabı verir:
‘‘Yemeğin aşçısı eksikti.’’
Yılanbalığı yahnisi'ni de seyretmelisiniz.
Bir sanatçının yemekle olan yakın ilgisini okuyun.
Picasso'yu bu açıdan ele alan hoş bir çalışma.
Peynirli tavuklu omlet Malzeme (4 kişilik )
200 gr Labne peyniri, 4 patates, 3 yumurta, 50 gr. un, 250 gr. füme tavuk, 40 gr. tereyağı, tuz, karabiber.
Füme tavuğu uzunlamasına kesin ve kaynamakta olan suya atın. Ateşi kısıp 40 dakika pişirin. Süzgece alıp suyunu süzün. Patatesleri iyice yıkayın. Bir tencerede kabuklarıyla pişirin. Labne peyniri bir kaseye alın. Azar azar tuz ekleyin. Çatalla hızlı hızlı çırparken teker teker yumurtaları ekleyip çırpmaya devam edin. Patateslerin kabuklarını soyup ezin ve karışıma ilave edin. Tavuk fümeyi ekleyip tuz ve karabiber serpin ve hepsini iyice karıştırın.
Fındık büyüklüğünde tereyağını yanmaz tavada eritin. Hazırladığınız tavuk hamurundan tavaya 4-6 çorba kaşığı döküp önlü arkalı pişirin. Malzeme bitinceye kadar işleme devam edin. Tavuk hamurlarını kağıt havlu üzerine alıp fazla yağını çektirin. Sıcak olarak servis edin.
Picasso'nun Sofrası, Ermine Herscher, Çevirenler: Emine Çaykara-Şeyda Taluk, Türkiye İş Bankası Yayınları