Paylaş
Birgit, sevdiğim, saydığım dostlardan biriydi. Hürriyet Vakfı’nda birlikte çalıştık. Siyaset dünyasında bakanlığa kadar yükselmiş ve ilkelerini siyaset uğruna yok saymamıştı.
Hürriyet Kitap Sanat’ta bu haftaki yazımda Antalya’daki karikatür yarışmalarından söz ettim ve onu da andım. Bakanlığı döneminde önemli olaylarda bütün gazetecilere nasıl eşit davrandığını, rahmetli Erol Simavi anlatmıştı.
Antalya’da karikatür yarışmaları döneminde epeyce dostluk kurduk, ayrıldıktan sonra da görüştüm.
Kalp ameliyatından önce onu Florence Nightingale Hastanesi’nde ziyaret ettim. O ayrıldıktan sonra bir süre vakıf yönetiminde halef selef olmuştuk.
Eski Hürriyet binasında öğle yemeğini üçü bir arada yerdi. Doğan Heper, Orhan Birgit, Oktay Ekşi... Kahve sonrası siyaset üzerine sohbet ederlerdi. Oktay Ekşi, Orhan Abi’den eski günlere dair bilgiler alırdı. Konuşmaları önceki Meclis toplantılarından anılar süslerdi.
Bir süre gazete değerlendirmelerinde danışmanlık yaptı.
İki tane kitap yayımladı:
Evvel Zaman İçinde
Ayağa Kalk CHP
Birgit artık anılarımızda yaşayacak.
*
HABERLERDEN okumuşsunuzdur Antalya Kitap Fuarı’na gittim, açılışta bir konuşma yaptım.
Benim kütüphaneme yakın bir yerde, Cam Piramit’te fuar açıldı. Sıcak bir Antalya gününde fuar açılışını yaşadıktan sonra İstanbul’a döndük.
Hiç kuşkusuz edebiyatımızda Antalya’nın önemi ve yeri vardır.
Edebiyat tarihimizde Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Antalya’ mektubu da çok konuşulmuştur.
Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek de doğma büyüme Antalyalı. Kişisel ve siyasal hayatını bir kitapta topladı:
‘Ben Bu Şehre Âşığım/Her şehrin bir ruhu vardır’.
Bu kitapta bir kişinin biyografisinin yanı sıra Antalya’yı da tanıyorsunuz.
Bir siyasetçinin nereden nereye geldiğini de de kitaptan öğrenebilirsiniz.
İthaf şöyle: “Anneme ve babama”.
Kitabın benim ilgimi çeken bölümlerinin başında eşi Havva’ya karşı gösterdiği vefanın anlatıldığı sayfalar geliyor. Kazadan sonra söylenilenleri naklediyorum:
“Yoğun bakımı giderken, ‘Biz nişanlandık, düğünümüz olacaktı, benim gitmem lazım’...”
Almanya’daki tedaviden sonra yurda dönüyorlar ve düğün yapılıyor.
Antalya’da yaşıyorsanız özellikle bu kitabı okumanız gerekir, kimin yönettiğini anlamak için.
Yazımı Baki Süha Ediboğlu’nun ‘Antalya’ şiiriyle noktalıyorum:Antalya
Bahçeler meltemlerle konuşuyor;
Üç bin yıl evvele dair,
Masal cennetlerinin kapısı açılmış,
Ağır ağır geçiyor taş kapılardan
Omuz başları kopmuş genç heykeller,
Yarım kalmış rüyalar içinde.
Portakal bahçelerinin ışık denizinde..
Beyaz elleri gecelere uzanmış
Otları nergis yapıyor zaman,
Toprakları ışıl ışıl yakut kaya
Limon bahçelerinden sarhoş
Olmuş, Antalya...
Bitip tükenmez rakısında sular,
Eski köprüler,
Kadırga ışıklarıyla yıkanan,
Çağlayanlar boyunca..
Eski köprüler.. Zamanın dışından gülen
Kader.. Güzel kader, mahzun kader nerdesin?
Deniz zamanlarının maviliğinde açsın şafak gülü
Nerdesin?
Sabahın derinliğinde aydınlık, aydınlık,
Yeşil aydınlık,
Yelken yelken dağılan,
Bahçe bahçe toplanan,
Mor aydınlık, beyaz aydınlık...
Mermerler dünyasında başlayan yolculuk
Kara sevdalı heykeller ömrünce,
Eski yunan kızlarının sönen gözlerinde,
Susan dudaklarında, eski şairlerin..
*
HAFTA sonu Antalya’da yaşayanlar için kitap fuarını salık veriyorum.
Kitap seçersiniz, yazarlara kitaplarını imzalatırsınız, konuşursunuz.
(*) Doğan Kitap
Paylaş