Oktay Rifat’ı anımsatmak

TÜRK şiirinin önemli ustalarından Oktay Rifat, ne yazık ki gereken ilgiyi görmedi. Çünkü onu okuyup anlamanız için, iyi şiir konusunda ölçütlerinizin olması gerekir. Şiirin/şairin kalıplaşmaması gerektiğini düşünüyorsanız, Oktay Rifat’ı ihmal etmeyin.

Haberin Devamı

Vardığı doruğu her zaman sınayan, ustalığa yeni ustalıklar için sırt çeviren bir şair. Hem özgün hem de değişime açık.

Garip Üçlüsü’nde yer aldı ancak yolları ayrıldıktan sonra nitelikli çıkışları sürdü.

Kendi şiir kulvarında giderken, başka şairlerin yol haritasını da daima izledi.

NOTOS’un yeni sayısında onun için bir dosya hazırlandı:

“Oktay Rifat

Zamanın Aşınmaz Şairi”.

Bu tür dosyalar, yazarı, şairi gündeme getirir, okumayanlarda okuma hevesi uyandırır. Genç kuşaklar da eğer şair olmak istiyorlarsa onun eşliğinde devam etmenin önemini kavrayacaklardır. Ben de o dosyadan seçmeler yaptım:

- Cevat Çapan

OKTAY RİFAT: ŞİİRİN AŞINMASI ZAMANININ İZİNDE

“Son döneminde Oktay Rifat ufkun ötesine bakarak var olmanın gizlerini okuruyla paylaşan cömert bir bilge gibidir. Adalet, özgürlük, zamanın geçişi onun hâlâ önem verdiği temalardır. Ama ilk şiirlerinin delifişek neşesi yerini filozofça bir gülümseyişe bırakmıştır.

Haberin Devamı

Garip hareketinin getirdiği yenilikler arasında karşıtlık, mizah ve öyküleme gibi anlatım teknikleri de vardır. Süleyman Efendi’nin nasırı, yalancı dolma, rahatı kaçan ağaç...

Elleri Var Özgürlüğün’den son kitabı Koca Bir Yaz’a kadar yazdığı şiirlerde hayatı bütünselliği ve olanca ayrıntı zenginliğiyle yansıtabileceği yüksek bir üslup yarattı.”

- Orhan Koçak

ÖLÜMDEN SONRA ŞİİR

“Anday’la Oktay Rifat’ın şiirleri Garip döneminden sonra gittikçe birbirinden uzaklaşmış görünüyor. Ama kendi ayrı yörüngeleri üzerinde yollarının kesiştiği anlar da vardır.

Evet, görünüşte tümüyle törensiz bir şiir ve sert başlıyor, yumuşatmadan, şekerlendirmeden: adam kavuna uzanmış ve ölmüş, alamadan ölmüş. Bu anlatılıyor ve böylece iki ayrı zaman, iki ayrı sahne şekilleniyor şiirin içinde...”

- Armağan Ekici

ŞİİRİN SIRRI

“Şiir hiçliğin kıyısında, hiçlikle iç içe yaratılan varlık, yok oluşun içinde kalıcılığa talip olan sözümüz, ortak sırrımız Oktay Rifat’ta.”

- Alphan Akgül

ŞİİRİN ANLAMI NE ANLAMA GELİR?

“Oktay Rifat’a göre anlamdan ayrı bir şiir dili olamaz, aksine şiir dili, her gün kullandığımız sözlerle erişemeyeceğimiz bir anlam dünyasının kapılarını zorlamak için vardır. Oktay Rifat da bir bakıma, ‘Bakış açını değiştirmelisin’ diye seslenmektedir okura ve sanatçıya. Şiirin güzelliğinin söylenişinden geldiğini yadsıyamaz Oktay Rifat ama bu güzelliğin arkasında anlam arayışı içinde olan bir özne olduğunu da ısrarla vurgular.”

- Yüce Aydoğan

Haberin Devamı

‘KALMAMIŞI GÖRÜYORDUM’: OKTAY RİFAT ŞİİRİNDE MEVCUDİYET 

“Oktay Rifat bir mutlak varlığın teminatında kurmaz şiirini, aslolan mutlak dahil her mevcudiyeti var kılan farklılaşma ve yoklaşma hareketini duyurmaktadır. Onun icra ettiği şekliyle şiir varlığın/mevcudiyetin bağrında işleyen kurucu bir iç farklılaşma hareketinin kaydıdır.

Şaşırmak tıpkı şaşı olmaktaki gibi bir odak kaymasıysa, görüntünün yerinden oynamasıysa, o halde Oktay Rifat’ta yerinden oynayan, kendi yokluğuna doğru odağını kaydıran topyekûn varlığın kendisidir.”

- Oğuz Tecimen

OKTAY RİFAT’IN GÜNEŞÇİL CANLILARI: AĞAÇLAR, ÇİÇEKLER, OTLAR

“Oktay Rifat insanın iç içe yaşadığı doğaya eğiliyor bilhassa. Bir orman ya da yaban şairi değil de, balkon, bahçe, koru, tarla, deniz kıyısı şairi o. Yani insanın yerleştiği doğada ve doğanın yerleştiği meskende ozanın gözü. ‘Essah’tan bilmediğine, görmediğine dair sözünü sakınmasından olsa gerek.”

*

Haberin Devamı

AYNI sayıda Burcu Alkan - Semih Gümüş’ün eleştirmen Terry Eagleton ile bir söyleşisi var.

Ünlü eleştirmen ne diyor?

“Entelektüel faaliyet ve özgürlük hemen hemen eşanlamlıdır.

Her çağ kendi içinde moderndir.

Marksist eleştiri şüphesiz 1970’lerde sahip olduğu popülerliği yitirdi.

Hakiki edebiyat eleştirisini ideolojinin eleştirisi olarak görüyorum, bir örneği olarak değil.

Estetik ise eleştirinin sorgulaması gereken bir kavram, öylece sahipleneceği değil.

O zamanki tarihsel koşullar Sembolizm, Estetizm, Empresyonizm, Fütürizm, Ekspresyonizm, Dadaizm, Sürrealizm vesaireye büyük sanat eserlerinin yaratımı için bilhassa elverişliydi.

Postmodernizmin ürettiği hiçbir şey onlarla aşık atamıyor.”

Haberin Devamı

Bu söyleşi, eleştirmenin kalıplaşmış bilgilerinin nasıl değişmesi gerektiğini vurguluyor. Sanatçı gibi eleştirmen de kendi kabuğunu kırmasını bilmeli.

Sanırım eleştiri yapan herkesin bu söyleşiden alacağı çok ders var.

*

OKTAY RİFAT’ı okumanız için iyi bir öneri bu dosya.

...........................................

NOTOS, Nisan-Mayıs 2019

Yazarın Tüm Yazıları