Öğretmenlerin sorunlarına çözüm bulunmalı

ÖĞRETMENLER Günü’nde, genç bir kadın öğretmen telefonla konuk olduğu bir televizyon programında sunucunun sorularını yanıtlıyor...

Durumunu şöyle özetleyebilirim.
O Balıkesir’de öğretmenlik yapıyormuş. Eşi de İzmir’in bir ilçesinde. Eş durumundan, aynı ilde çalışabilmeleri gerekirken, öğretmen atamaları yapılmadığı için, onlar atanmış olmalarına rağmen, bir araya gelip, aile kurumunu gerçekleştiremiyorlar.
Soru şu: “Çocuğunuz var mı?”
Öğretmenin yanıtı acı bir gerçeği özetliyor: “Bir araya gelemiyoruz ki çocuk yapalım. Biz daha aşkımızı bile yaşayamıyoruz ki...”
Her gün gazetedeki ofisimde, bana gönderilen e-postaları okurum. Yıllardır değişmeyen tek konu var: “Öğretmen atamaları”... Meselenin detaylarını, öğretmenlerin durumuna ait bilgileri hep bu e-postalardan okuyorum.
En üzücü olanı, atama bekleyenlerin, maddi ve manevi kırgınlığı. Atanmış olanların da atanmayı bekleyenler kadar derdi var!
Öğretmenlere, öğretmen adaylarına, yeni nesli yetiştirmesi gereken insanları sanırım çok fazla önemsemiyoruz.
Öğretmenler dertleriyle, yıkımlarıyla, ezilmişlikleriyle gazete haberlerinin konusu oluyor. Teröristler okul basıyor, öğretmenleri kaçırıyor!
Deprem oluyor, bölgede görev yapan öğretmenlerin tek bir araya gelebileceği sosyal alan, yıkılıyor birçok öğretmen aynı anda göçük altında kalıyor!
Belli bölgelerdeki riskli mesleklerin başında öğretmenlik geliyor.
Atamalarda sadece genel duruma bakmayın, dil öğretmenleri, branş öğretmenlerinin durumu daha da kötü.
Zaman zaman istatistikler yayımlanır, anketler düzenlenir. Öğretmenler ne kadar okuyor, sanatla, kültürle, düşünceyle ne kadar ilgileniyor, diye.
Karnını doyuramayan, ek işler bulma peşinde koşan öğretmenin kitaba verecek parasının olup olmadığını sormuyoruz, gündemdeki maddemizde bu yok.
Fikri hür, vicdanı hür nesilleri yetiştirecek öğretmenlerin, yıllardır çözülememiş dertlerinin olmaması gerekir diye düşünüyorum.

ÖĞRETMENİN maaşının ben birçok meslektekilerden yüksek olması gereğine inanırım.
Çünkü yetiştirdiği öğrenci, yarının Türkiye’sinin en önemli insanıdır, onu donanımlı yetiştirebilmek için onun da donanımını sağlayacak ekonomik gücü olmalıdır.
İyi yetişen öğrencilerden nice edebiyatçı, bilim adamı, siyasetçi, sanatçı kazanacağız.
Eski kuşak öğretmenler de yüksek ekonomik güce sahip değillerdi. Ancak, gene de öğrencilerine edebiyat sevgisini aşılayacak kadar zamanları olurdu.
Behçet Necatigil, Salim Rıza Kırkpınar, Rauf Mutluay, Rıfat Ilgaz’ı düşünün. Bunlar ilk akla gelenler.
Değişik alanlarla birlikte, bir çocuğun uygar, bilgili, dünyayı kavrayacak bilgiyi edinmesi için bu tür öğretmenlere gereksinim duyacaktır. Edebiyata, sanata, kültüre ilgi duyan, bu yönde hayatını şekillendirecek öğrencilerin, ona yol gösterecek öğretmene ihtiyacı vardır.
İyi bir öğretmen bana göre yalnız öğrencisini değil, onun ana babasını da eğitir, geliştirir. Her zaman aileler değil, çocuklar da aileleri eğitir. Bu da öğretmenler sayesinde olur. İnanın, bilgisayarımı her gün açarken, güne bu e-postaları okuyarak mutsuz başlıyorum.

SEVGİLİ romancı dostum Ali Dilber, değerli bir dostunun hazırladığı öğretmen şiirlerinden bir seçme gönderdi.
Kimler var?
Onların içinde öğretmenlik yapan Rıfat Ilgaz, Ceyhun Atıf Kansu, Talip Apaydın, Zeki Ömer Defne’nin de öğretmenlerle ilgili şiirleri var. Diğer iki şair de Fazıl Hüsnü Dağlarca, Can Yücel.
Birçok öğretmen adayının, öğretmenin “kutlamadığı”, kutlayamadığı öğretmenler gününü geride bıraktık ama öğretmenlerin sorunları hâlâ devam ediyor. Demek ki, gelecek nesillerin de...
Büyük usta Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Öğretmen şiirinin son bölümünü, öğretmenlere armağan ediyorum.
“(...)
Bir ışık, bir ışık daha,
Gecelerin içindeki ejderlerle dövüşür
Nice istemeseler de, nice önleseler de,
Uyandırır toplumunu
İyiye, doğruya, güzele öğretmen.”
Yazarın Tüm Yazıları