SEVGİLİ dost Altan Öymen’in meslekte 60. yıl kutlamasına katılamadım, çünkü Ankara’daydım.
Birçok kişi görmüşümdür, bakanlık yaptıktan sonra kendilerini hep bir bakan olarak görürler. Acaba derim, birbirlerine bakanım dedikleri için mi bakanlıklarını hep anımsarlar, hiç unutmazlar yoksa makamı pek sevdikleri için mi? İşte böyle olmayan biridir Altan Öymen. Bir de en sevdiğim yanı öğrenme açlığıdır, hangi konuda olursa olsun duyargaları hep açıktır, her gün bilgilerini, bildiklerini tazelemek, artırmak için çabalar. Onun anılarını kaleme aldığı kitaplarını okudum. Meslekteki 60. yılı için hazırlanan özel bir kitapta ise dostlarının onun hakkındaki düşüncelerden oluşan yazılardan oluşuyor. Öymen’e yakışan bir armağan kitap: Altan Abi -vâziyete hâkimiz- Gazetecilikte 60 Yıl. Kitabı, kızı Aslı Öymen hazırladı. Sanırım kitabı hazırlarken Altan Öymen’in kızı olmanın tadını da çıkarmıştır. Başta şöyle bir ithaf var: “Babam Altan Öymen’in gazetecilikteki 60. yıl anısına dostlarının katkılarıyla hazırladığım bu kitabı annem Aysel Öymen’e ithaf ediyorum.” Kitabın düzenlenmesi şöyle. Arkadaşlarının, dostlarının, meslektaşlarının yazdıkları 10’ar yıllık zaman dilimlerine ayrılmış. 1950’den başlıyor, 1980’ler ve sonrası ile bitiyor. Aslı Öymen’in Sunuş’undan sonra, Aysel Öymen’in Gazeteci Eşi Olmak, Murat Öymen’in Babam yazıları yer alıyor. Anı kitabını okuyamayacaklar için her üçünden de birkaç cümleyi aldım, Altan Öymen’i aile bireylerinden okumanızı istedim. Aslı Öymen: “Ben doğduğumda babam sekiz yıllık gazeteciymiş. Doğumumu izleyen dördüncü günde Irak’ta ihtilal olmuş. Babam da gelişmeleri izlemek üzere Irak’ın oylunu tutmuş... Uzun bir süre orada kalmış... Bu hikâye küçükken bana biraz tuhaf gelirdi. Nasıl olur da insan yeni doğmuş çocuğunu, yen doğum yapmış karısını bırakıp da bir yerlere gider?.. O zamanlarda anlamakta zorlandığım bir meseleydi bu.” Aysel Öymen’in yazısının başlığı, Gazeteci Eşi Olmak: “Bir konuşmamızda, Hakkı Devrim bana ‘Gazeteci eşi olmak başlı başına bir meslektir’ demişti... Ben, 54 yıldır bu mesleğin içindeyim. Zor günlerim tabii ki oldu... Biz gençken, gazetelerin basım teknikleri çok değişikti, çok geç basılırdı. Altan da çoğu akşamlar gazetenin basılmış halini almadan matbaadan ayrılmazdı. Ben de eve tek başıma oturacağıma onunla matbaaya giderdim; çoğu kez onunla sabahlamışımdır.” Murat Öymen, yazısına Babam başlığını koymuş: Sabahleyin onu uyandırmanın en güzel yolu, günlük gazeteleri başucuna getirip hışırdatmaktır. Gözleri o an açılıverir. Gazetelerin hepsini kucağına veya önüne alır, hepsine teker teker baktıktan sonar ancak bizlere nasip olur. Babam Anka Ajansı’nı yönetirken onun için bir benzetme yapmışlar: “Altan Abi dolmuş şoförü olsaymış paranın üstünü almak için herkes son durağa gelmek zorunda kalırmış.” * * * 60 yıldır gazetecilik yapıyor. Yayımladığı kitaplar, bence yakın tarihin çok önemli tanıklıklarını aktarıyor bizlere. Bu kitaplarda sadece bireysel anıları yok, kendi ekseni çevresinde bencil bir gezi yapmıyor. Yaşamını belgeyle, bilgiyle zenginleştirerek bize başvuru kitapları armağan ediyor. Adlarını bir kez daha anayım: Bir Dönem Bir Çocuk, Değişim Yılları, Öfkeli Yıllar. * * * DİLEĞİM, ikinci 60. yıl kutlamasına katılmak. Ona yazılı yıllar diliyorum.