Paylaş
Müzikleri seçen Naim Dilmener, ayrıca her ülke cildinin başına da bir sayfalık bir tanıtım yazısı yazmış.
Hangi ülkeler var: Arjantin, İspanya, Yunanistan, Küba, Fransa, İtalya.
Müzikle Yolculuk adını taşıyan bu dizinin iki farklı okuru tatmin edeceği kanısındayım.
Birincisi o ülkeleri görenler, anılarını tazeleyecekler, ayrıca orada dinledikleri ya da dinlemeye fırsat bulamadıkları müzikleri bu CD’lerden dinleyeceklerdir.
İkincisi ise dünyanın bu ülkelerini gezmeyenler, bu fotoğraflardan onların doğasını, önemli yerlerini tanıyacaklar. Müzik eşliğinde bütün bir atmosferi yaşayacaklar...
Ayrıca o ülkeye ait CD’lerle her zaman sevdiğiniz dilde, sevdiğiniz tür müziği dinleyebilirsiniz.
Gezi kitaplarının bir başka etkisi, işlevi olduğu kanısındayım.
Gezmeyi sevenler, bu ciltlerden görmek istedikleri ülke konusunda görsel bir rehber bilgisi alabilirler.
Hiç kuşkusuz müziği de bu seçmeyi yönlendirir.
Benim asıl üzerinde durduğum nokta, altı ülkenin müziklerinden seçme bir diskotek edinme olanağını bunlardan bulacaksınız.
Naim Dilmener, her cildin başına yazdığı yazıda o ülkenin özelliklerini, öne çıkan yanlarını eksiksiz yazmış.
* * *
ARJANTİN’DE SON TANGO’da kısa bir coğrafi bilginin, tarihi bilginin ardından Acıların Müziği başlıklı notunda Dilmener, müzikle toplumsal yapı arasındaki bağlantıya değiniyor, tango dışında başka tür müzikleri de bize hatırlatıyor.
İspanya’nın Dayanılmaz Çekiciliği başlıklı sunuş yazısında, ana çizgileriyle İspanya tarihinden sonra, okurların asıl ilgileneceği bölümün Franko ile pop başlıklı müzikle ilgili bölüm.
Franko faşizmi yüzünden pop müziğin gelişemediğini ama sonradan bir yükseliş yaşandığını şöyle özetliyor: “Ama 1970’lerin ilk yarısında, Franko belasından kurtulmanın heyecanıyla, pop ve rock müzik müthiş bir rönesans yaşadı. Yıllardır söylenememişler, yapılamamışlar, kendilerine çeşit çeşit şarkı formu bulup akmaya başladı.”
Yunanistan cildinin başındaki yazının başlığı: Kanadı Takılmış Göçmen Buluta.
Burada müziğin etkenlerini sıraladıktan sonra Yedi düvel zindanı Yedikule’de, Osmanlı hâkimiyeti altındaki müziğin gelişimini yazıyor. Rebetikonun hâkim, zengin sınıfın müziğine bir tepki olduğunu belirtiyor.
Küba’da rumba, gerek rejim gerek geleneksel müziğin genç kuşaklar tarafından bile sevildiğini ve yapıldığını, bu yüzden de pop ya da rock’un bir gelişme ortamı bulamadığı saptamasını iletiyor.
Fransa cildindeki yazı başlığı: Medeniyetin Dayanılmaz Hafifliği.
Durumu, yabancı müziğin etkisiyle oluşan bir müzik sözüyle özetliyor: “Bugün Fransa’da müzik, ABD ve İngiltere kökenli popüler müzik formlarında ilerliyor. Dolayısıyla globalleşmenin -görülen ya da görülmeyen- sonuçları nedeniyle, ‘tek tip’ müzik anlayışı, tüm dünyada olduğu gibi Fransa’ya da egemen oldu.”
İtalya’yı tanıtan başlık: İçinden Rönesans Geçen Ülke.
İtalyan şarkıcıları, müzikçileri için “İlk Türk pop yıldızları için birer örnek oldular” diyor.
Naim Dilmener’in verdiği bilgilerle müzikleri dinleyin, kitaplardaki özel seçilmiş fotoğrafları izlediğinizde dünyayı dolaşacaksınız...
* * *
SEYAHAT severler için kitaplıklarında bulunması gereken müzikli bir seyahat rehberi.
Paylaş