The Pillars of the Earth - Ken Follett (Türkçe’ye Bir Katedralin Öyküsü adıyla çevrildi.)
Perfume - Patrick Suskind (Türkçe’ye Koku adıyla çevrildi.)
Küçük Prens - Antoine de Saint-Exupery (Türkçe’ye çevrildi.)
Buddenbrook Ailesi - Thomas Mann (Türkçe’ye çevrildi.)
The Physician - Noah Gordon (Türkçe’ye Hekim adıyla çevrildi.)
Simyacı - Paulo Coelho (Türkçe’ye çevrildi.)
Harry Potter ve Felsefe Taşı - JK Rowling (Türkçe’ye çevrildi.)
Pope John - Donna Cross (Papa’nın Hayatı, Türkçe’ye çevrilmedi.)
* * *
BREMEN Üniversitesi’nden Elisabeth Lienert, bu listeden yola çıkarak, Almanya’nın durumu, okurların ruh hali üzerine bazı yargılara varmış.
Ona göre, Küçük Prens ve Simyacı, kaçışı simgeliyor. Aynı zamanda ZDFstüdyosunda düzenlenen panelde, yukardaki iki kitap için ezoterik kutsal kitaplar denilmiş. İncil’in bu kadar çok satılması da, insanların inanç dünyasına sığınmaları olarak yorumlanmış.
Lienert’in saptamalarından bir bölümü daha okuyalım.
Almanya’daki ekonomik sarsıntı yüzünden kötümser oluyorlar, o zaman da toplumsal, ekonomik, ruhi sorunların yanıtını, Yüzüklerin Efendisi ile Bir Katedralin Öyküsü gibi fantezi eserlerin sayfalarında arıyorlar.
Gene uzmanın teşhisine bakılırsa; ‘Almanlar artık gelenekleriyle ve kültürleriyle iftihar etmiyorlar, kendi yazarlarını adeta reddediyorlar, genellikle medya tarafından promosyon desteği alan, uluslararası best-seller’ları tercih ediyorlar’.
Bu araştırmadan çıkarılacak gerçekler, kitap okurunun artık uluslararası çok satanlarca etkilendiğini gösteriyor.
Listede yer alan kitaplardan birçoğu Türkiye’de de çok sattı, demek ki artık ülkelerin listeleri birbirine benziyor.
Ancak ben, yukarıdaki listedeki gibi büyük rakamlarda olmasa bile, klasiklerin, Alman yazarlarının satıldığı kanısındayım.
Kitap fuarındaki durum bu görüşümü destekliyor.
* * *
DÜNYADAKİ durum ne, Türkiye’de okur tercihleri nasıl?