KÜTAHYA KALESİ’NDE İDİL BİRET ÇALSA (Hürriyet 27 Mayıs 2005) yazım üzerine Kütahyalı okurlarım, kentleri konusunda düşüncelerini e-postayla ilettiler.Onlardan bir bölümünü okuyacaksınız: * * *Kütahya’da kültürel faaliyet yetersizliği hakkındaki serzenişe aynen katılıyorum. Dumlupınar Üniversitesi’nde 30.000 öğrenci var. Toplam nüfus 500 bin. Kültürel mekán ve organizasyon yok. MS 50. yıllarda Aizanoi’de (Çavdarhisar İlçesi) 20 bin kişilik tiyatroda tüm yaz boyunca çeşitli göterilerin yapıldığı bilinmektedir. Tiyatro (Aspendos benzeri) halen orada duruyor bakan yok, ilgilenen yok. Varsa yoksa EFES. Halit Özcan * * *Ben de Kütahyalıyım fakat yurtdışında yaşıyorum. İnanın bana Kütahya’nın sinema ve tiyatrodan çok çok daha büyük ve acil yatırımlara ihtiyacı var. Mesela hava kirliliği. Belki de Kütahya şu anda Türkiye’nin en kirli havasına sahip.Öteki önemli meselelerden birisi de ulaşım. İstanbul-Antalya, Ankara-İzmir güzergáhında olmasına ve çok yoğun trafiğe rağmen, Kütahya’ya en yakın illere kadar bile duble yol yok. Bu da çok sık kazalara neden oluyor.Daha başka meseleler de var, ama zaman dar. Eminim sağlık ve sıhhat içinde yaşayabilen, ulaşım ve erişim imkánları geniş olan, yatırım fırsatı olan Kütahya halkı değil Suna Kan’ları, İdil Biret’leri, dünyanın her yerinden, her coğrafyasından seslere ve gösterilere ev sahipliği yapabilecek tiyatrolar kuracaktır. Dr. Turab Yılmaz/Michigan-ABD* * *Bugün Hürriyet Gazetesi’ndeki köşenizde Kütahya ile ilgili olarak yayınlanan yazınızı okudum. Öncelikle bir Kütahyalı ve Kütahya’nın yetiştirdiği en büyük çini sanatçılarından biri olan Ahmet Gürel’in kızı olarak güzel şehrimiz için göstermiş olduğunuz hassasiyete çok teşekkür ederim. Ancak böyle olması Kütahya’nın sanat açısından çorak, verimsiz, üretimsiz bir yer olduğunu göstermez. Doğrusu köşenizde bu şekilde anılması Kütahya’da yetişmiş bir sanatçı kızı olarak beni çok yaraladı. Tabii sanatı yalnızca Fazıl Say, İdil Biret konserleri ile Yılmaz Erdoğan’ın oyunları olarak algılıyorsak bu bir derece doğru olabilir. Fakat bu tespitte bile birçok yanlışlıklar vardır. Sanatın sınırlarından içeri girmediği iddia edilen bir şehrin adı yüzyıllardır Türk çini sanatı ile özdeşleşmiş ve bu alanda yetişmiş en büyük sanatkárlar bu şehirden çıkmıştır. Pek çoğu halen bu şehirde yaşamaktadır. Onların esreleri bugün dünyanın birçok yerinde Türkiye’yi başarıyla temsil etmektedir.Sayın Hızlan, belki yazınızda adı geçen sanat etkinlikleri de olsa daha güzel olur ama onlar olmadan da zaten Kütahya sanatı her alanında yaşayan bir şehir. Böyle bir şehirde kendini sanattan uzak görenler bunun suçunu kendi çorak gönüllerinde aramalıdırlar.Esra ŞEN* * *Şu an geçici bir görev dolayısıyla ABD’de bulunan, Kütahya’ya áşık bir Kütahyalıyım. ‘Kütahya Kalesi’nde İdil Biret çalsa’ başlıklı yazınızda belirttiğiniz okur mektubuna katılmamak elde değil. Tarihi çok eskilere dayanan, uzun yıllar Anadolu Beylerbeyliği’ne başkentlik yapan bu tarihi şehrimizin geçmişten gelen kültür birikiminin aksine; yıllardır Kütahya’ya yöneticilik yapmış, ama yönetememiş beceriksiz kişiler şehrin kültürünü yozlaştırmakla kalmamış, tarihi dokusunu da yerle bir etmişlerdir. Umarım Kültür ve Turizm Bakanlığımız kültürü Kütahya’ya getirmek, tarihi ise yok etmemek adına Kütahyamıza katkıda bulunur. (Adı bizde saklı bir okurumuz)