Paylaş
OKURUMDAN bir e.posta mektubu aldım. İnsanların birbirine gösterdiği nezaketi, dostluğu simgeleyen bu mektubun, bayram gününde yüreğinizi ışıtacağını umuyorum:
‘‘Biz dört sinemasever, yaşadığımız çok hoş bir olayı, sizlerle de paylaşmak istedik. Yakın zamanda gösterime giren ve çok büyük ilgiyle karşılanan Vizontele filmine gitmek için 14 Şubat Çarşamba günü Emek Sineması'nın 19.00 matinesine bilet bulamayız diye, o günün erken saatinde dört bilet almıştık.
Biletler erkek arkadaşımdaydı ve diğer iki arkadaşla sinemanın önünde buluşacaktık. Filmin başlama saatine kadar Maslak'ta bir arkadaşımıza uğrayacaktık. Ziyaretimizi yaptık ve saat 17.30 gibi Taksim'e varmak için yola çıktık. Çok yoğun bir trafik ve hava muhalefeti vardı ve saat 19.00'a gelmesine rağmen hala Levent'deydik.
Emek sinemasını arayarak durumu anlattık ve hiç olmazsa sinemanın önünde bekleyen iki arkadaşımızı bilet ve sıra numaralarını söyleyerek içeri alıp alamayacaklarını sorduk.
Aldığımız cevap gayet nazik ve şaşırtıcıydı:
'Siz hiç merak etmeyin hanımefendi, arkadaşlarınız filme girebilirler.'
Bunun üzerine ikinci bir ricamız olup olamayacağını sorduk:
Bir sonraki, 21.30 matinesine biletlerimizi değiştirebilir misiniz. Doğrusu bu biraz umutsuzca sorulmuş soruydu ve cesaretimizi de bizimle konuşan kibar sesten almıştık.
Ve gene şaşırdık. 'Evet, girebilirsiniz efendim, bana adınızı söyleyin ve gişeden adınıza ayrılmış biletleri alın. İyi seyirler!'
Uzun ve sıkışık bir trafik maratonundan sonra Emek Sineması'na vardık. Gişeden bize ayrılan biletleri aldık ve filmi büyük bir keyifle seyrettik.
İşte bu çok ince jesti yapan Emek Sineması'nın müdürü Hikmet Dikmen'e (adı ben ekledim) ve ayrıca ilgilerinden dolayı Emek Sineması çalışanlarına bu vesileyle teşekkür etmek istiyoruz.
Teşekkür ediyoruz çünkü saatler öncesinden biletleri tükenen filmi hiçbir zorunlulukları olmadığı halde ve üstelik iki kişilik bilet parasını bile hesap etmeden seyretmemizi sağladılar. Ve insani değerlerin böylesine yozlaştığı bir dünyada paradan çok daha önemli şeylerin olduğunu bizlere bir kez daha hatırlattıkları için tekrar teşekkürler. Bizim için aldığımız en güzel sevgililer günü hediyesi.
Bunu niye anlatma, paylaşma gereğini duyduğumuz sorusuna gelince. 21. yüzyıla girdiğimiz şu zamanlarda, insanların ümitlerini kaybetmemesini ve hálá iyi insanlarla karşılaşabileceğimizi, kötü olmaya çalışanlara ise caydırıcı sebep olmasını istedik.’’
* * *
OKURUMA teşekkür ediyorum. Kendilerine gösterilen nezaketin değerini bilip başkalarına ilettikleri için. Çünkü çirkinlikleri, kötülükleri eleştiriyoruz, bunları kamuoyuna yansıtıyoruz, güzellikler hep bizde kalıyor. Bu kötü alışkanlığımızı bu mektupla değiştiriyorlar.
Gerçekten Hikmet Dikmen'i ben de yakından tanıdığım için bu davranışını olağan karşıladım.
Seyirciye her zaman bir beyefendi gibi davranır.
Şimdi sinemalara telefon ettiğinizde karşınıza otomatik santral çıkıyor, şunu istiyorsanız bu numaraya, bilmiyorsanız bu numaraya diye sizi bekletiyor. Arada bitmeyen berbat müzik de cabası.
Ayrıca birçok sinema yönetimi, bırakın bu incelikleri yapmayı, bilet ayırma isteğinizi bile reddediyor.
* * *
BAKIN küçük bir incelik, kaç kişiyi mutlu etmiş.
Nezaket, emek isteyen bir çaba değil, sadece bir zihniyet meselesi.
Paylaş