Köşe bugün okurlarımın

YAZDIKLARIM üzerine okurlarım ne düşünüyor? Eleştirilerini, beğenip beğenmediklerini, övgülerini ve yergilerini bir arada yansıtıyorum.

Sanırım yazdıklarım böylece doğru yerine oturur.

Türkiye-Almanya Kültür Bürosu sorumlusu Tayfun Demir'den sevindirici bir haber:

‘‘1979-1999 yılları arasında Almanya'nın Duisburg kentinde yaşayan ve öğretmenlik yapan Fakir Baykurt'un adı Duisburg-Homberg Belediye Meclisi'nin kararıyla, 20 yıl boyunca oturduğu mahalledeki bir meydana verildi.

Baykurt'un 2. ölüm yıldönümü olan 11 Ekim 2001 tarihinde düzenlenecek anma toplantılarının bir bölümü bu meydanda gerçekleştirilecek.

Fakir Baykurt'un adının Duisburg'da bir okula verilmesi için de çalışmalar sürüyor.’’

* * *

‘‘Atatürk hálá örnek oluyor’’ başlıklı yazımla ilgili Yalçın İslámzade, bir düzeltme gönderdi:

‘‘19. yüzyılın sonunda Doğu'nun ilk materyalist filozofu M. Feteli Axundzade, Osmanlı sultanına Latin harfleri kullanarak ortak alfabeye geçmeyi önerdi, ama kabul görmedi.

Doğu'nun ilk cumhuriyeti olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti 1918'de kuruldu, alfabesi Latindi. Ta 1937'ye kadar Latin kullandık, Rusya'nın dayatması sonucu Kiril'e geçtik.’’

Cengiz Sarıkçıoğlu
ile Sabiha Deniz, aynı konuda beni aydınlatıyorlar.

* * *

‘‘Mürekkep mütemmim cüz değildir’’ yazımla ilgili Yargıtay Onursal Üyesi Çetin Aşçıoğlu, beni bilgilendiren bir e.posta gönderdi:

‘‘Mütemmim cüz yerine hukukta 'tamamlayıcı parça' uzun süredir kullanılan bir sözcük dizisi; dil konusunda tutucular dirense de yerleşti sayılır.

Özellikle gençlere Arapça ve Farsça sözcükleri söyleme ve daha önemlisi belleklerde tutma zor geliyor.

Haksız da sayılmazlar. Ancak İngilizce daha doğrusu Amerikanca sözcükleri kullanmada yeterli duyarlılığı gösteremediğimiz de bir olgu. Ayrımına varamadığımız bir tehlike...’’

* * *

‘‘Gökmen ile Öztoprak çeşitlilikten yana’’ yazıma Cemil Güncer bir eklemede bulunuyor:

‘‘Bazı sanatçıların müzikte çeşitlilikten yana olduğunu, kendi müziğimizin (halk ve Türk sanat müziği) senfoni orkestralarımızla ve sanatçılarımızla seslendirilmesinin setleri yıkacağını açıklamanızı ve bu düşüncede olduğunuzu belirtmenizi takdirle karşılıyor, bu arada tüm sanatçılardan önce caz müziği de dahil bu müzikleri ilk senfoni orkestralarında çaldırıp ve kendi de çalan Erol Erdinç'i de unutmamanızı dilerdim.’’

* * *

Kenan Diri, ‘‘İstanbul'un kültür haritası’’ yazımdaki düşüncelere katıldığını belirtiyor:

‘‘Keşke hiç olmazsa her camiye veya her inanışın mensuplarının mabedinde bir kütüphane olsa.

Mesela Diyanet aslında bunu cami yaptırmanın şartları arasına koyabilir.’’

* * *

OKURLARIMIN ilgisi ve bilgisiyle yazılarımın boyut kazandığı inancındayım.

Katkılarına teşekkür ederim.
Yazarın Tüm Yazıları