Konya demek Mevláná demek

MEVLÁNÁ Türbesi’nin kapısından içeri girerken, büyük bilgin Báki Hoca’yı (Abdülbáki Gölpınarlı’yı anıyorum, o olmasaydı, hiç kuşkusuz biz Mevláná’yı anlayamaz, anlayamadığımız için de bu kadar yürekten sevmezdik.

Onun Mevláná ve Mevlevilik hakkındaki çalışmalarının dünya çapındaki değerini Konya’da bir kez daha sevgiyle düşünüyorum.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’in çabasıyla yayımlanan Veled İzbudak’ın dilimize çevirdiği, Abdülbáki Gölpınarlı’nın gözden geçirdiği ve bir Önsöz yazdığı Mesnevî’yi İstanbul’a döndüğümde yeniden okumaya başladım.

TÜYAP Konya Kitap Fuarı’nı açış konuşmamda, Báki Hoca’nın bana imzaladığı bir kitaptan söz ettim. Kütüphanemin yüce bir yerinde sakladığım imzalı bir kitabı:

Şeyh Galip’in Hüsn ü Aşk’ını bastırmıştım (şimdi rahmete kavuşan büyük dostum yayımcı Dr. Turhan Bozkurt’la birlikte) bana şöyle imzalamıştı:

"Bende-i bendegán-ı Mevláná."

* * *

KONYA’
da Şefik Can Caddesi’nden geçerken, onun Mevláná ile ilgili kitapları bir bir gözümün önünden geçti.

Önümde Hz. Mevláná’nın Rubáileri kitabı (iki cilt) duruyor.

T.C. Konya Valiliği ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün ortaklaşa yayınlarını Konya’ya gittiğinizde edinebilirsiniz.

Konya’ya gidip de Çatalhöyük’ten, Selçuklu Uygarlığı’ndan söz etmemek yazıyı eksik bırakır. Yerimiz az, ama anmadan geçmeyelim.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, yedi metre boyunda bir Zafer Anıtı yaptıracağını açıkladı. Üzerinde Selçuklu motifleri bulunacakmış.

Bir kentin yüce insanını sözle, hele kitapla anması insanlığın en saygıdeğer özelliği.

Konya’daki yayıncılara teşekkür borçluyum. Kitap fuarına gelerek bana kitaplarını getirdiler, özellikle Mevláná ile ilgili eserleri, çevirileri bana ulaştırarak, kitaplığımdaki Mevláná köşesini zenginleştirdiler.

Mevláná sevgisinde, saygısında buluştuk.

Mevláná, Konya’nın uhrevi ve iktisadi ekseni.

Cuma öğleden sonra, kapının önündeki saygılı insan topluluğunda, bütün dinlerden, ırklardan, güneyden kuzeyden, doğudan batıdan binlerce insan vardı. İnsanı sevmede, hoşgörüde evrensel, küresel bir anlaşmanın mekánıydı orası.

Onlarca otobüs, turistleri O’nun huzuruna getirmişti.

* * *

"DİNLE, bu ney nasıl şikáyet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor:

Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın... herkes ağlayıp inledi."

Mesnevi’
nin başında böyle diyor.

Yazarken benim ses dünyamı neyleriyle zenginleştiren, ünlü neyzenlere; Niyazi Sayın, Halil Dikmen, Yavuz Akalın, Selámi Bertuğ, Doğan Ergin, Sadreddin Özçimi, Yusuf Kaya, Ahmet Şahin, Fahrettin Acar’a sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları