Komplo teorileri: Paranoya mı, gerçek mi?

Günümüzün en etkileyici, zihinleri bulandıran, çabuk inananları sanal çözümlerin tuzağına düşüren komplo teorileri üzerine Antoine Vitkine’in Yeni Şarlatanlar’ını okuduktan sonra, komplo teorilerinin yaratıcılarını birkaç sınıfa ayırmak gereğini duydum.

Paranoyaklar, kendilerine kitleyi inandırarak ruhi tatmine erişenler, çıkarlarına bu kılıfı geçirenler.

Komplo teorisinin gerçekleştiği anlar yok mu? Olaylar yok mu? Elbette var ama ben, bu tür düşünce yürütmelerin sisinde, akıl sağlığımı kaybederim.

Eğlence için elbet siz de komplo üretebilirsiniz.

11 Eylül Sonrasının Komplo Teorileri’nin birçoğu parlamadan söndü. Çünkü her kötülüğün arkasında, Yahudi-Amerika işbirliğinin bulunduğu düşüncesi çok tekrarlandı. Peki komplo teorilerini kim daha çok üretiyor?

Sağcılar mı, solcular mı? İkisi de. Hele ilişkiler ağında sağ-sol kavramları öylesine karışıyor ki, bunları ayırt etmek mümkün olmuyor.

Yazar her olayın, özellikle 11 Eylül gibi olayların arkasında şunlar var diyenlere isim sorduğunda, isim veremiyorlar. Çünkü onlar kendilerini ortalıkta dolaşan söylemlere kaptırmış, bunu tartışmadan, soruşturmadan kabullenmiş insanlar.

Vitkine komplo histerisini bütün dehşetiyle anlatıyor:

"Bu üç sene akıp gitti. 11 Eylül’den beri dünyanın altını üstüne getiren pek çok önemli uluslararası gerginlik, Irak’taki savaş ve neden olduğu karışıklık, terörizmin hortlaması ve bunun yol açtığı kaygılar; tüm bunlar, komplo teorisi söyleminin özgürce ortalığa yayılmasına katkıda bulundu."

Vitkine’
in bu kitabı; Arte Kanalı için yaptığı iki belgeseli çıkış olarak alıyor.

11 Eylül gibi büyük olayların, travmaların yaşanmasını izleyen günlerde, çoğu kitaplar zihinlerde önce sorular yaratıp sonra da sözüm ona onları gizemli bir üslup ve düzmece belgeler labirenti içinde açıklamaya çaba gösterirler. Kendileri de bu tür kitapların başarısından emin değildir, çok satınca önce onlar şaşırır. Örnek verelim.

Yazar "vahiyler iki kitapta toplandı" diyerek bunların adını veriyor:

Biri L’Effroyable Imposture (Dehşetengiz Hile) diğeri de, yazarın üzerinde durduğu Thierry Meysann’ın Pentagate’i (Watergate’ten üretilmiş). Yazar ortaya inanılmaz bir tez atıyor:

"11 Eylül’ü gerçekleştirenler düşündüğümüz kişiler değildi. El-Kaide’nin terörist eylemi olduğu bir yana, aslında esas komutanları Beyaz Saray’ın ve Büyük Devlet’in kalbinde yer alan faşist bir gruptu."

İnsanların komplo teorilerine yatkınlığının bir örneği de Dehşetengiz Hile’nin 300 bin satması, 28 dile çevrilmesi, 50 ülkede dağıtılması.

Vitkine’in örnek verdiği komplo teorilerini okudukça, siyasal kutuplaşmaların birbiri içine karıştığı, birbirlerine karşıt gibi görünenlerin bir teoride buluştuğunu gördüm.

Bilinmeyene, bilinemeyene insanoğlu çözüm arıyor. Açık ve net bir yargıya varamayınca söylentilere itibar ediyor.

Bir bilimsel örnek, insanoğlunun bu zaafını -diyebilir miyim- sergiliyor:

"Sosyolog Edgar Morin’in incelemiş olduğu Orleans Söylentileri’nden bu yana çok şey değişti. 1969’da, Orleans’ta, söylentiye göre genç kızlar giysi mağazalarından kaçırılarak, genellikle Yahudilerce kötü yola düşürülüyordu. Tüm bunların yanlış olmasına karşın -bir etek denedikten sonra kendini Saigon’da bir genelevde bulan tek bir Orleanslı yok-, şehirde azımsanamayacak gerçek bir ruhsal bunalımı tetikledi. Kulaktan kulağa yayılması yeterli gelmişti."

Yeni Şarlatanlar’
ın ilgi çeken bir bölümü de internet. Cehennemden Çıkma Bir Alet mi? başlığını taşıyor.

11 Eylül saldırılarından sonra Fransa’daki internet haber sitelerinin kullanılma oranı 10 ilá 20 misli artmış.

Yazar, 11 Eylül 2003 Salı günü internet arama motorunda en çok hangi kelimelerin sorulduğunu tespit etmiş:

Google.com’da CNN, Dünya Ticaret Merkezi, BBC, Pentagon.

Sitelerde dolaşan söylentileri káğıda geçirseniz, hesaba kitaba vursanız, bir yalancının sahtekárlıklarından başka bir şey olmadığını görürsünüz.

Peki insanoğlunun kehanetlere düşkünlüğüne ne dersiniz?

15 Eylül’de, Nostradamus, Amazon’da en çok satan 25 kitap arasında yer aldı.

Vitkine akılcı yanımızı tahrik eden bir soru soruyor:

"1566’da ölmüş bir astroloğun yazıları milyonlarca internet gezgininin ilgisini çekiyor."

İnternet için söylediğine birçok kişinin katılacağından şüphem yok:

"En çılgın fikirler, en paranoyak teoriler cennetlerini bulmuş durumdalar."

İnternet çılgınlıklarını okurken çok güldüğüm örnekler sizin de hoşunuza gidecek. Sözgelimi Fransa güzelinin erkek olduğu konusundaki söylenti gibi.

İnternetin medyayı aşan gücüne bir örnek veriyor yazar: Mazlumların Sesi (La Voix des opprimes) sitesinin kurucusu ve tasarımcısı Paris’te yaşayan, otuz yaşlarında Cezayir asıllı Smain Bedrouni adlı bir genç. Bedrouni internetin kendileri için taşıdığı önemin gerekçesini şöyle özetliyor: "Müslüman basını internet üzerinden kendini geliştirdi; çünkü internet, Batılı otoritelerce en az kontrol edilebilen medya organı."

Zaman, hiç kuşkusuz zevkleri, tanıtma yöntemlerini değiştiriyor.

Yazara göre artık ünlü Bernard Pivot’nun dönemi çoktan geçti. Şimdi Thierry Ardisson’un televizyon programları kitap sattırıyor.

Programın adı: Herkes Bunu Konuşuyor (Tout le Monde en Parle). Yeni bir kavramı getirdi bu program: l’infotainment (bilgeğlence) information (bilgi) ve entertainment (eğlence) karışımı.

Antoine Vitkine’in kitabı, günümüzde çok kullanılan komplo teorisi kavramı üzerine çeşitlemeler. Eğlenceli, düşündürücü ve ürkütücü.

Umarım ikinci baskıda çeviriye, düzeltmeye daha önem verir yayınevi.

DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ

Şeref TipiPışıbba (1860-1926)Remzi Kitabevi

Patricia HigihsmithOcak Ayının İki YüzüCan

Nezihe MeriçÇisentiYKY

İlhan GençLeyla ile Mecnun’un İki Şairi -Fuzûli ve Sezai Karakoç Şule

C. S. LewisNarnia Günlükleri (ilk 4 Cilt) Doğan Egmont

SADECE IRAK DEĞİL, BAŞKA SAVAŞLAR DA OLACAK

Teknik dilleri bir kenara bırakırsak, Meyssan’ın suratıma çarptığı devlet darbesinin delilleri şöyleydi; Amerika’yı Afganistan’ı işgale itmekten tatmin olmayan Donald Rumsfeld’in etrafında toplanmış çıkarcılar, şimdi de Irak’ı işgal etmişlerdi. "Şimdilik. Bu grubun inisiyatifine bağlı olarak, başka savaşlar da gelecek." Çünkü komplo teorisinin derin mantığında, birbirinden bağımsız olaylar ya da tesadüfler yoktur, tarihsel süreçler, etkin olma savaşı veya siyasal seçimler yoktur. Her şey ve eşsiz bir sebepten kaynaklanır: Temel, oluşturucu komplo.

Eğer Meyssan ünlü kitabını yazmamış ve güncel olayların hararetinden faydalanmamış olsaydı, bir başkası mutlaka onun yerine bu boşluğu dolduracaktı, bu kitabın devamında da göreceğiniz üzere zamanın düşünme biçimi de Meyssan için uygundu.

BU NE YAMAN ÇELİŞKİ BÖYLE

Cetim’in yöneticisi Florian Rochat’ın karşısında, Amerika’da insan haklarının ihlalini protesto eden bir yığın broşür var. Cetim’in İnsan Hakları konusunda oldukça sinik bir anlayışı varsa da övülmeye değer bir girişim. Bundan 4 yıl önce, Kaddafi İnsan Hakları Ödülü’nü aldı; Libyalı diktatörün oğlu Seyf El İslam’ın başkanlığını yaptığı Kaddafi Fonu tarafından konulan önemli miktarda bir para ödülü. Libya’nın uslanmış da olsa, halen bir diktatörlük olduğunu hatırlatmak gerekir mi? Muhalifler hapishanelerde, tek bir parti var, sistemli işkence uygulanması, kayıplar, kısacası sıradışı Kaddafi’nin hükümdarlığı altındaki bir otokrasi.

MISS FRANCE, ASLINDA MR FRANCE MI?

2001 yılında, Elodie Goussin Fransa güzeli seçildi. Birkaç ay sonra, Dünya Güzellik Yarışması Miss Universe’te Fransa’nın renklerini temsil etmek üzere yarışmanın organize edildiği Porto Rico’daydı. Ansızın, France-Presse Haber Ajansı (AFP) ve birkaç dergi, bir New York gazetesinin ısrarla şöyle bir söylenti duyurduğunu bildirdiler: Miss France bir kadın değil, bir erkekti. AFP bu söylentinin, Elodie’yi bir cinsiyet testinden geçirecek kadar konuyu abartacak olan yarışmanın organizatörlerinin kulağına gittiğini de belirtiyordu. Haber çok ses getirdi.

Fransa medyasının çoğunluğu bilgiyi yayınladı; eğlenmek için ya da duydukları şaşkınlıktan dolayı. Miss France yarışması komitesi, Miss France’ın kesinlikle bir bayan olduğunu belirten bir ilan yayınlamak zorunda kaldı. Dava kapandı.
Yazarın Tüm Yazıları