Paylaş
Anma günlerinin ardından o yazar, o besteci hakkında kitaplar çıkmasını övgüyle karşılıyoruz.
Ama bunlar düzenli bir biçimde yapılıyor mu?
Ünlü adların vefatının ardından adları sokaklara, caddelere veriliyor. Ne yazık ki iktidar değiştiğinde bu adlar da değişiyor. Çünkü her iktidar kendi kültür, sanat anlayışına, dünya görüşüne uygun kişilerin adların verilmesini istiyor.
Bir de örneğin ünlü bir aktörün adı dört-beş yere birden veriliyor. Ama popüler olmayan değerli bir şairin, bestecinin, yazarın, bilim adamının adını hatırlayan bile çıkmıyor.
Belediyeler popüler adları seçiyor ki, herkes tanıyor, biliyor.
Ben bu yaygın popüler severliğin ortalıkta kol gezmesinden artık bıktım, üslubum elverse nefret ediyorum diyecektim.
Artık bu ad vermelerin de değeri düştü, çoğunluk bununla ilgilenmiyor.
Ayrıca hep tekrar ettiğim bir aksaklık var.
Bir plakaya ad yazılıyor ve oraya çakılıyor ama onun kim olduğu hakkında bilgi verilmiyor. Yıllar geçtikten sonra onun kim olduğunu kimse bilmeyecek.
Belediyelerin ünlü bir bilim adamının, ünlü bir arkeoloğun adını bir caddeye verdiğini hatırlamıyorum. Ben bu ihmali şöyle yorumluyorum, ne yazık ki belediye başkanlarının danışmanlarının da bu konuda bilgisi yok.
Belediyelerin yaptığı toplantıların hiçbiri kitaplaştırılmıyor.
Eskiden bahçelerde Türk müziği konserleri verilirdi, bir de bahçe sinemaları vardı. Bahçe sinemaları yeniden ilgi görüyor.
Kadıköy Belediyesi’nde film gösterimlerini düzenleyen Jak Şalom’la geçen hafta görüştüm, Şarlo’nun filmini dört bin kişi izlemiş.
Gazetelerde bu bilgiye rastlamazsınız, çünkü herkes göz önünde bulunanları tanıyor, onlar hakkında bilgisi var.
Şarlo’yu (Charlie Chaplin) sorsak kaç kişi bilecek, umutsuzum.
Belediyenin edebiyat toplantısı bitiyor, gelenler dışında hiçbir iz kalmıyor.
Ben belediyelerin, yerel yönetimlerin bu toplantıları kadar kitap basmalarını istiyorum.
Konserlerin de bir besteci, bir sanatçı adına düzenlenmesini öneriyorum.
*
VALİLİKLERİN, belediyelerin yayınlarını ancak o kente gittiğimde edinebiliyorum. Eğer oraya yolunuz düşmediyse o kitapları göremezsiniz, okuyamazsınız.
Çünkü o kentin bütün tarihini ancak o kitaplardan öğrenebiliriz. Bu konuda internet ne yazık ki yaya kalıyor.
Kitapların bir başka içerikte de yazılmasını bekliyorum.
O kentin ünlü adlarının biyografisinin, bu kent için ne yaptığının, kişiliğini oluşturan unsurların bu kitapta yer alması gerektiği kanısındayım.
Sözgelimi Bursa konusunda böyle bir kitap okumuştum.
O kentin mimarisinin, coğrafyasının yanı sıra türküleri de, mutfağı da o kitapta yer almalı. Kısaca orası A’dan Z’ye tanınmalı.
Orada yaşayan, askerliğini yapan, başka görevde bulunan kişilerden bu hizmeti bekliyorum. Valiler, belediye başkanları bunu istemeli.
Ferit Edgü’nün ‘O’su Hakkâri’de Bir Mevsim filmiyle hem edebiyatımızda hem sinemamızda seçkin bir yer aldı.
Unutmayalım ki hâlâ Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir’ini öve öve bitiremiyoruz. Çünkü bir kenti, tarihiyle, onu kuşatan bütün özellikleriyle yazdı, bu bütüncül anlayış o kitabı eşsiz kıldı.
Gelelim bulamadığımız kitaplara.
Türk Dil Kurumu’nun, Türk Tarih Kurumu’nun kitapları bazı kitapçılarda, hatta onlara ait kitapçılarda bulunurdu.
Şimdi ara ki bulasın. Resmi kurumların kitaplarının dağıtımı bir sorun. Özel kitabevlerinde hiçbirini bulmak mümkün değil.
Hele Anadolu üniversitelerinin yayınlarına gelince...
İnternet ulaşmaya çare değil. Oysa devlet bu kurumlar için bir dağıtım örgütü kursa bu kitaplardan herkes yararlanabilir.
Bu yazı için nereden yola çıktığımı sorarsanız.
Zeytinburnu Belediyesi’nin çıkardığı iki ciltten oluşan Zeytinburnu Kültür Vadisi kitabını karıştırınca bu çağrışımlar dizisi belleğimde yoğunlaştı.
Bu iki cilt eski belediye başkanı Murat Aydın zamanında yayınlanmış.
O dönemde de şimdi Zeytinburnu Belediye Başkanı olan Ömer Arısoy’un büyük çabası olduğunu belirtmek isterim.
*
DERTLEŞME yazısı oldu. Bazı bilgileri ve belgeleri toplamadan çalışmanın güçlüğünü, hatta imkânsızlığını düşünerek yazdım.
Paylaş