KİTAP okumaya, kitap sevgisine dair bir olayı anlatacağım bugün.
Olayın kahramanı, taksi şoförlüğü yapan Mehmet Solak. Solak, Sefaköy’de Çınar Yolu Taksi’de çalışıyor. Onun taksisine binen arkadaşımın anlattığına göre, Solak haftada üç kitap okuyormuş. Evli insanlar, işten eve döndüklerinde, evde onları bekleyenlerin en sıradan talepleriyle karşı karşıya kalırlar. Ev halkıyla görüşüp konuşmalarıdır bu talepler. Aile bireyleri bunu ister. Gelin görün ki Mehmet Solak, eve döndüğünde her gün mutlaka bir saat kitap okuyor. En sonunda eşi yakınıyor... “Yeter kitap okuyorsun her gün. Eve geldiğinde, kitaba gömülüyorsun, vakit geçirmiyoruz beraber, konuşamıyoruz.” Solak, ilk önce eşinin kitap okumaması ve kendisinin de okumasına karşı çıkması üzerine birkaç gün konuşmayıp küsüyor. Sonra bakın ne diyor? * * * “ŞİMDİ birbirimize bakacağız, gülüp konuşacağız, görüşeceğiz. Yan yana oturup filmler izleyeceğiz. On yıl geçtikten sonra, yüz güzelliği geçecek, sonra ne diyeceğiz birbirimize? O yüzden içimizi, aklımızı güzelleştirmeliyiz şimdiden. Biz birbirimizi ve kendimizi kitap okuyarak geliştirirsek, dünya en azından bizim için daha yaşanılır, daha mutlu bir hal alır. Hayatımız anlam kazanır. Çocuklarımıza da böyle bir dünya sağlarız.” Sonunda eşine bir kitap verip, onun da okumasını istiyor. İlk başlarda eşinin sıkıldığını görünce şöyle bir anlaşma yapıyorlar: Aynı kitabı bir akşam Mehmet Solak, bir akşam eşi bir saat süreyle sesli olarak birbirlerine okuyorlarmış. Bu sayede hem eşi kitap okuma alışkanlığı kazanmış, hem de okudukları kitaplar üzerine birbirleriyle daha çok sohbet eder olmuşlar... Eşi de kitabın büyüsüne kapılıyor, önemini kavrıyor, sürekli bir kitap okuru haline geliyor. Şimdi ise okudukları kitapları değiş tokuş ediyorlar. * * * OLAYDAN çıkarılacak bazı dersler, deneyimler var. Siz iyi bir kitap okuru olabilirsiniz ama bu bence yeterli bir özellik, alışkanlık değil. Başka okurlar da yetiştirmelisiniz, bu sevgiyi başkalarına da aşılamalısınız. Ev ortamında, aile bireylerine, eşinize, çocuğunuza, yakınınıza bir okur kimliği kazandırmalısınız. Tıpkı taksici kardeşim Solak gibi. O aslında, kitap okuma alışkanlığı nasıl edinilir, onun da cevabını veriyor bize! Okuma sevgisini başkalarına aşılamak için yapılacakları anımsatalım. Her semtte bir kütüphane açılmalı. Eve ödünç kitap verilmeli. Kütüphanelere üyelik için kampanyalar başlatılmalı. * * * GÖRDÜĞÜM kitaplı fotoğraflar konusunda daha önce yazmıştım. Çeşitli işlerde çalışanların, kısacık yemek ya da öğle tatillerinde ellerinde kitap birçok kişinin fotoğrafı çekilmiş, yayınlanmıştı. Kimisi benzin pompasının başında, kimi temizlik hizmetini yaparken verdiği arada, kimi merdivene oturmuş, kimi bir tabureye ilişmiş. Hep söyleriz, bütün dünya otobüste, metroda kitap okuyor diye. Şimdi e-kitap da var, genç kuşak oradan da okuyabilir. Kitap okuma alışkanlığının daha mutlu bir yaşlılık için gerektiğini söylediğim bir arkadaşım, siz bu yazıdan yola çıkıp yaşlılar mı kitap okusun mesajı vereceksiniz, diye eleştiride bulundu. Hayır! Ama, 18-24 Mart arası Yaşlılar Haftası. İnsan gençliğinde, sadece fiziksel gücüne dayanarak bir hayat tarzı benimserse, yaşlılığında canı sıkılır, bir hobinin, bir uğraşın peşine düşer, oysa kitap okuma, insanın her dönemini mutluluğa dönüştürür. Düşündüm, acaba yaşlıların yaşadığı toplu yerlerde, huzurevlerinde kitaplık var mı? Okuma olanağı yaratılıyor mu? Bunun da sağlanması gerekiyor... * * * EVİNİZDEKİLERE ve çevrenizdekilere kitap okuma alışkanlığını kazandırın.