İdollerin felsefesi olmalıdır

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Ataköy'de iki gencin intiharı, Türk toplumunda sosyologların, psikodlogların, anne-babaların, öğretmenlerin, medya mensuplarının acil biçimde düşünmelerini gerektiriyor.

Herkes aklını başına toplamalı. Gerçekler karşısında mugâlâtanın yeri yok.

Yeni toplum düzeni çocuğu aileden soyutluyor. Hızlı bir tempoda çalışan ana-baba, sadece fatura ödeyen otomatik banka kasalarına dönüştü. Çocuğa maddi gücü sağlamak uğruna yaptıkları, manevi gücü yok ediyor. Oysa her insanın hayat karşısında bir felsefeye ihtiyacı var.

Her kuşağın isyan manifestosunun ilk maddesi, sıradanlığı reddetmektir. Oysa acı deneyimlerle öğrenirler ki, sürü saydıkları kalabalıktan ayrılıp, başka küçük bir sürününün bireyi olurlar.

Kendileri okuduklarından, öğrendiklerinden bir düşünce üretmedikçe, gene aynı yalnızlığı taşırlar. Yalnızlık da bir genç için en ağır yüktür.

Kılık kıyafette gerçekleşen biçimsel isyanların içi, bir dünya görüşüyle doldurulmazsa, özlenen sadece ölümdür.

‘‘Biz buraya ait değiliz’’ sözünü çoğumuz, ömrümüzün bir döneminde, bir anında söylemişizdir.

Hepimiz aidiyetsizliğin sıkıntısını çektik, bunalımını yaşadık.

Hiç kuşkusuz gençler, bir idol seçiyorlar, edebiyattan müziğe kadar bu çizginin içinde bir çok kişi var.

Bunu önlemek mümkün değil. Ancak bu idollerin arkasında yatan felsefe nedir? Bunlar, hangi toplumsal ve bireysel koşulların zorunlu sonucudur? Cevapları kafanızda bulamazsanız, yerinizi tayin edemezsiniz bu dünyada. Çocuklarımızın eğitim, okuma düzenlerinin doğurduğu yalnızlığı nasıl gidereceğiz? Çalışan ana-babalar daha kreş zamanından onlara sevgilerini hep maddi yollarla ifade ediyorlar, iletiyorlar.

Peki dünyayanın efendisi sadece para mı?

Böylesine bir eğitim ve terbiye sisteminde, çocuk da ulaşılacak tek hedefin para olduğu konusunda bir saplantıya düşüyor.

Kitabı sadece ders aracı olmaktan çıkarmadıkça, onlara hayatı algılayacak bir edebiyat, sanat kültürü vermedikçe, onların sözlüğünde mutluluk kelimesi yer almaz.

***

BABALAR günündeki bu intihar, daha da sarstı hepimizi.

Aileleri onlardan şen şarkılar söylemelerini beklerken, artık Mahler'in 'Küçük Çocukların Ölüm Şarkıları'nın ürpertici sesi kulaklarından ebediyen gitmeyecek.

Genç kuşakların amaçsız, avara kasnak çocuklarına zengin semtlerde rastlıyorum. Altlarında bir spor araba, arka cepte bir telefon, jöleli saçlar.

İşte verdiğimizi sandığımız şeylerin en iyisi...

Liselerden felsefeyi kaldıranların, bir dünya görüşü edinmelerini önleyenlerin, bu intihardaki payları, sorumlulukları büyüktür.

Onları felsefeden koparıp, soyutlayıp sadece birer başarı robotu haline getiren 1980 sonrası yüzeyselliğinin sorumluları, hatalarının, cehaletlerinin farkındalar mı? 'Vizyonerleri' felsefelerini yeniden gözden geçirmeye çağırıyorum.

Sonradan zenginleşmiş yeni semtlerde, tek bulunmayan şey kitabevleridir.

Gençler idollerini seçerken, onlara seçenek sunuyor muyuz? Sadece gazetelerde ve televizyonlarda, magazin gazetelerinde gördükleri kişilerin kirli şatafatıyla gözlerini bürüyoruz.

İdol olarak onlara bir bilim adamını, bir sanatçıyı, bir edebiyatçıyı, bir klasik müzikçiyi gösterdik mi?

***

NE yazık ki, güce ve paraya dayalı Amerikan kültürü - onu da yanlış ithal ettik - işte bu tür intiharları körüklüyor.

Cumhuriyet rejiminin en büyük ideolojisi, Avrupa kültürünü, onun değerlerini seçmiş olmasıdır.

Biz bunu özümsemeden Amerikan Rüyası görmeye başladığımızdan, daha karaya çıkamadan, okuyanustaki köpek balıklarına yem oluyoruz.













Yazarın Tüm Yazıları