TANIMAKTAN, bir süre aynı jüride bulunmaktan onur duyduğum kişilerden biriydi.
Eski edebiyatın izinde, onun birikimiyle bugüne ışık tutan çağdaş, modern bir anlayışın temsilcisiydi. Dünle bugünü aynı projektörden gören, eski edebiyatla ilgili kişilerde az bulunan üstün bir niteliğe, modernliğe sahipti.
Jüride yeni Türk edebiyatı eserlerini değerlendirirken, onun bilgisiyle o eser yeni bir boyut kazanır, bizim yargılarımızın oluşmasında önderlik ederdi.
Türk dilini ve edebiyatını sınırlarımızın ötesinde tanıtan kitapları, hiç kuşkusuz akademik çevrelerin, dünyadaki edebiyat severlerin Türk edebiyatını tanımaları, öğrenmeleri, merak duymaları açısından çok önemli çalışmalardır.
Biyografisinin yer aldığı genel ansiklopedilerde ve yazar ansiklopedilerinde onunla ilgili maddenin başına, ‘Edebiyat Tarihçisi’ diye yazılmış. Ben doğrusu bunu yetersiz buldum.
Yeni Türk edebiyatının örneklerinin yer aldığı iki antolojisinin, bizim açımızdan da çok önemli iki kitap olduğu kanısındayım.
Fahir İz bu çalışmaları sürdürseydi, sanırım dünya edebiyat çevreleri, bu ciddi çalışmaların etkisiyle, bizim edebiyatımıza daha çok ilgi duyacaklardı.
* * *
MODERN TÜRK KISA ÖYKÜLER ANTOLOJİSİ (Anthology of Modern Turkish Short Stories) iyi çevirmenlerin de katkısıyla hálá İngilizce’de en güvenilir kaynak kitaplardan biri olma özelliğini taşımaktadır.
Gene Fahir İz’in Nermin Menemencioğlu ile birikte hazırladıkarı Türk Şiiri Antolojisi (The Penguin Book of Turkish Verse) de Türk şiirini, özellikleriyle, önemli kişileriyle dünyaya tanıtan bir kitaptı.
İz ve Menemencioğlu, bu antoloji dizisinde Türk Öyküleri’ni de yayımlamak istiyorlardı, ancak ne yazık ki yayınevi ilgi azlığından yakındı, bunu gerçekleştiremedi.
Sözlük çalışmaları da, dilimizin önemli sözlükler kazanmasını sağladı.
Fahir İz’in Türk Dili ve Edebiyatı öğrenimi yapan, bu alanın uzmanlarınca temel kitaplardan biri olarak anılan üç ciltlik eserinden mutlaka söz etmeliyiz.
Eski Türk Edebiyatında Nazım ve Eski Türk Edebiyatında Nesir.
Türk Edebiyatında Nazım’ın (iki cilt) Önsöz’ünün başına Baki’nin bir beytini almış:
‘Biz tálib-i teveccüh-i ikbál-i rüzgár
Gülberg-i bağ-ı ömr berbád olup gider.’
Önsöz’de beni etkileyen, Türkiye’de bilime gösterilen ilgisizliği okuduğum satırlar:
‘Fatih devrinden önceki Batı Türkçesi metinlerinin harekeli olarak basılması daha iyi olurdu. Ne var ki bu iş çok masraflıdır. Kitaplarımı kendim bastırdığım için buna gücüm yetmedi.’
Bugünkü -iyi ve kötü olduğuna bir türlü karar veremediğim- kitap enflasyonunu gördüğünde; sanırım ki hoca hem üzülmüş hem gülmüştür.
Ayrıca Fahir İz, Öğretmenler Bankası’ndan ödünç yardım sağlayan Milli Eğitim Müsteşarı Osman Faruk Verimer’e de teşekkür etmektedir.
Böyle önemli, temel bir kitabın basılması için borca teşekkür eden Fahir Hoca...
Prof.Fahir İz’le Günay Kut, Konur Ertop, Dr. Nuran Yıldırım. Yusuf Yıldırım, Yusuf Çotuksöken’in yaptığı söyleşiyi (Hürriyet Gösteri, Haziran 1988) okudum.
Günay Kut’un bir sorusunu şöyle yanıtlıyor:
‘Evet Türk edebiyatını bir bütün olarak ele aldığımız zaman yalnız Türk edebiyatında değil, Türk sanatında da ortak bir özellikten söz edilebilir. O ortak özellik, yalınlık, sadelik, samimiyet, içtenlik.’
* * *
TÜRK edebiyatı, bilim dünyası onun ölümüyle, çok büyük bir kayba uğradı. Öğrettikleri, yazdıkları yeni kuşaklarda yaşayacak.