MALTEPE Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde iki gün süren “Aydınlanma Bilgesi Vedat Günyol 100 Yaşında” konulu sempozyum düzenlendi.
Maltepe Belediyesi, İstanbul Barosu, Türkiye Yazarlar Sendikası, Cumhuriyet Gazetesi, İnsancı Felsefe Sanat ve Bilim Çevresi tarafından ortaklaşa düzenlenen sempozyumun ilk gününde Vedat Günyol’la ilgili bir belgesel gösterimi de yapıldı. Günyol her zamanki alçakgönüllü üslubuyla yaşamını özetliyordu filmde. Onun çok kullandığı, çok söylediği Süreyya Berfe’nin iki dizesi bir ömrü özetliyordu sanki: “hiçbir mülküm yok zamandan başka”. Aydın kimdir, bir aydının belirleyici nitelikleri ne olmalıdır, ilkeleri, kuralları, dünya görüşü bir aydını nasıl oluşturur sorularına uzun yanıtlar verilebilir. Ama gerek yazılı, gerek sözlü yanıtların toplamı bir süre sonra soyutlaşabilir. Okur veya dinleyici “Bize bir örnek gösterebilir misiniz” diye sorunca rahatlıkla Vedat Günyol adını söyleyebiliriz. En çok zevk aldığı meslek öğretmenlikti. Bu öğretmenlik, sadece bir sınıfta belli sayıdaki öğrencilerle, bildiklerini bölüşmek anlamını taşımıyordu. Onun öğrencileri sayısal ifadeyle sınırlandırılabilecek miktarda değillerdi. Çünkü o, bilgi paylaşımını yazdıklarıyla, çevirdiği eserlerle ve yayıncılığıyla da sürdürüyordu. Onun yazdığı denemeler, iyi deneme nedir sorusunun en iyi cevabını verirler. * * * DERGİ yayıncılığı ve kitap yayıncılığı tarihinde önemli bir yeri vardır Vedat Günyol’un. Belgeselde söylediği bir söz çok önemlidir: “Ben dergi yayımlarken tuhaf bir şey yaptım, telif hakkı ödemeye başladım.” Bu anısını yıllar önce yazmıştım, yinelemek isterim. Nedim Gürsel’le Ferhan Şensoy Galatasaray Lisesi’nde aynı sınıftadırlar. Nedim Gürsel bir gün elinde Yeni Ufuklar Dergisi’yle sınıfa girer ve yayınlanmış öyküsünü Ferhan Şensoy’a gösterir. Kısa bir süre sonra da Ferhan Şensoy’un öyküsü Yeni Ufuklar Dergisi’nde yayımlanır. O da gelip, o sayıyı Nedim Gürsel’e gösterir ve bir zarf içinde de telifini uzatarak, “Yahu zengin bir dergide yazdık galiba” der. Nedim Gürsel de bunun üzerine bir düzeltmede bulunur, “Hayır. Bu ödülleri o, aylığından ödüyor.” Vedat Günyol, Yücel Dergisi’ni Orhan Burian ile birlikte çıkarmıştır. Dergi kapandıktan sonra Ufuklar’ı kurdular. Orhan Burian öldükten sonra da Vedat Günyol, Yeni Ufuklar adıyla çıkardığı yeni dergiyi, tam 25 yıl boyunca okurlarına ulaştırdı. İşlerinden uzaklaştırıldığında -ki devlet Vedat Günyol’a olan ilgisini ancak bu şekilde göstermişti- Amerika’ya gidip Harvard Üniversitesi’nin kütüphanesinde bakın ne görüyor: 25 yıllık Yeni Ufuklar Dergisi’nin tam sayı koleksiyonunu. Vedat Günyol ve onun içinde bulunduğu kuşak, cumhuriyetin, bir düşünce ve inanç bütünlüğü içinde algılandığında doğru bir şekilde yerleşeceğini ve yeni kuşakların ancak böyle yetişebileceğini bilirlerdi. Çok önemli yazılarından birisi, “Bölmeli Kafalar” adını taşır. Eğer cumhuriyetin aydınlanma felsefesini benimsediysek Batı uygarlığının bu ülkeye gelmesini ve yayılmasını istiyorsak Doğu ile Batı’nın farklarını ortaya koyup, çağdaş ve çağcıl olanları birbirinden ayırt etmemiz gerektiğine ve ağırlığı Batı’ya vermek gerektiğine inanırlardı. Büyük oranda haklıydılar. * * * BUGÜN Vedat Günyol’un kitaplarını yeniden ve tekrar tekrar okumalıyız. Çünkü deneme türünün nasıl bir zengin içerik taşıdığını ve nasıl bir dille yazıldığını görmek için en iyi yazılardır onlar. Ayrıca ondan öğrenecek çok şeyimiz var.