Paylaş
Hiç kuşkusuz bu adamlardan biri de ünlü felsefeci Aristoteles’tir.
Assos antik kenti girişindeki heykeli, belirsiz kişilerce tahrip edilmiş. Tam bu haberin arkasından bir dergide* dünyanın çeşitli ülkelerindeki galerilerde açılacak bronz heykel sergilerinden söz eden bir yazı okudum. Bronzun başlangıcından bugüne heykelcilikte nasıl kullanıldığını, ünlü örnekler vererek anlatıyordu.
Assos’ta Örsan K. Öymen, Assos’ta Felsefe başlığıyla felsefe sempozyumları düzenliyor. Bu felsefe günleri uluslararası bir özellik taşıyor.
Asos antik kenti girişindeki Aristo heykelinin tahrip edilmesi ne yazık ki ilk değil. Heykele karşı bırakın sevgiyi, nedense önlenemeyen bir nefretimiz var. Sadece vatandaşın değil, hükümetlerin ve devlet adamlarımızın çoğunun, bu sanat türüne bir alerjileri var. Gerekçelerini bu yazının dışında bırakıyorum, polemiğe yol açmasın diye. Türkiye’de uzmanlığa saygı henüz gelişmediğinden, hükümetin ve devletin başındakiler her konuyu bildikleri saplantısından kurtulamazlar. Hadi diyelim ki siyaseti en iyi siz biliyorsunuz, peki bu size her şeyi bilme hakkını nereden veriyor? Vermez, vermemeli de. Yurtiçi gezilerinde rastladıkları heykellerle ilgili kanaatlerini söylerler. Çoğunlukla olumusuz olan bu kanaatlerin ardından heykel ya depoya kalkar ya da yok edilir. Çünkü onların en sık kullandıkları sözlerden biridir “Ben bile anlamıyorum” sözü. Kendini bilginin ve bilgeliğin zirvesi, temsilcisi sananlar düştükleri gülünçlüğün acaba farkındalar mı?
* * *
HEYKEL konusunda yazdıklarımı taradım, çoğu da heykele karşı tavrın olumsuzluğundan yakınan, estetik vandallığı teşhir
eden yazılar.
Irak işgalinde tahrip gören heykellerden tutun IŞİD’in yıkımlarına kadar. Yılda birkaç tane de Türkiye’den olay yaşanıyor... İlkel saplantıları aşan bir ülke olduğumuz iddiasını sakatlayan tavırlar. Heykel konusunda sevindirici girişimler de yok değil. Birçok belediye hatta özel kurumlar heykel sempozyumu yapıyor, taş heykelleri bölgelerine kazandırıyorlar.
Belediyelerin bunu yapması çok güzel de farklı bir siyasal anlayışta yöneticiler geldiğinde, onları kaldırabiliyor ne yazık ki. Hatta bir ilçemizde yapılan heykeller değişen yönetim yüzünden yıkılmasın diye korumalar bekliyordu.
Dergide okuduğum yazıda, ayrıca birçok heykelin, başka yerlerden alınıp kendi yerlerine nasıl getirildiğine dair detayları da anlatıyor. Uygar, çağdaş, AB’ye aday bir ülke olmak istiyorsak, parklara, büyük alanlara heykel koymamız, konan heykelleri de yıkmamamız gerekiyor.
Sadece geçmişteki devlet büyüklerinin büstleri değil, modern heykellerin de buralarda yer alması, kanaatimce yerine getirilmesi gereken bir şehircilik unsurudur. Büyükşehir belediyelerine, ilçe belediyelerine, holdinglere, kurumlara bir anımsatmada bulunayım. Heykeli destekleyin, heykele yatırım yapın. Ismarlayın, yarışmalar açın. Bu sayede ülkece estetik bilincimiz oluşur, olgunlaşır.
* * *
BEN aynı konuyu yazmaktan sıkıldım, siz heykel kırmaktan vazgeçmediniz
-------------------------------
(*) NYRB (The New York Review of Books), The Grandest Art of the Ancients, Ingrid Dowland, 13 August 2015.
Paylaş