Doğan Hızlan: Hauptwache'da kuş çığlıkları

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Frankfurt

Fuar yorgunlarının sığınağı Hauptwache'da akşam çayını içiyorum.

Kahvenin önündeki ağacın üstünde çığlık çığlığa kuşlar döneniyor.

Gün batımında Alfred Hitchcock'un 'Kuşlar' filminden bir kare seyrediyorum sanki.

Şairini anımsamadığım bir mısra:

‘‘Hatıralar da dal istiyor kuşlar gibi konacak.’’

Bir fuar daha bitti. Güzel kitaplar, hoş saatler ve gelecek fuara kadar elveda Frankfurt.

‘‘Günler gelip geçmekteler

Kuşlar gibi uçmaktalar’’

Acaba kuş çığlıkları bunu mu ilan ediyor?

Akşamüstünün, gün batımının alıngan saatleri.

Cuma günü... Bir çalışma diliminin daha bitimi...

Soğuk floresan lambalarının aydınlattığı odalarda; klasörler, disketler ve bilgisayarlar...

Anonim iş hayatının dilsiz tanıkları. Herkes, cumartesi-pazarın, bireysel yaşamların özlemini çekiyor.

Ekmek kavgasının mütareke dönemidir hafta sonları.

***

DMG (Doğan Medya Grubu) standı dostların buluşma yeri.

Filiz Otyam ve Fikret Otyam karşımda.

İlhan Berk'in bir dizesi düşüverdi aklıma:

‘‘Sahi siz mi geldiniz saksılarım ışıdı’’

Fikret Otyam ile rahmetli Muzaffer Aşkın'ın eşi Gülcan Aşkın geçmişteki anıları tazeliyor.

Fikret Otyam'ın çocuğu olmuş. Anne baba çalışıyor, çocuğa kim bakacak?

Otyam, çocuğunu alıp Dünya Gazetesi'ne getiriyor.

Kütüphanedeki koca ciltlerin arasında bir yer açıyor, çocuk orada uyuyacak.

Patronlardan gizliyorlar. Onlar öyle sansın.

Bir gün Falih Rıfkı Atay, yüksek sesle konuşanları uyarıyor:

‘‘Yavaş konuşun, çocuğu uyandıracaksınız.’’

***

'SADIK Köpek' sonunda denizi aştı ve Frankfurt'a ulaştı.

Frankfurt'un alış veriş merkezinde yeni bir HMV (Sahibinin Sesi-His Masters Voice) müzik mağazası açıldı.

Daha önce Kraliçe'nin bir başka firması, Virgin mağaza açmış ve tutunamayıp kapanmıştı.

Sahibinin Sesi'nin marka simgesini çoğunuz bilirsiniz.

Gramofonun başında sahibinin sesini dinleyen bir köpecik.

Ece Ayhan'ın şiirinden sonra o görüntü bana hüzün veriyor.

O, 'Sahibinin Sesi' gramofonlardaki sesin, yalnızlığın incecik melankolisi olduğunu şiirleştirmişti.

Türk standının önünde dostum Hasan Çakır'la karşılaşıyorum. Bana, Frankfurt günlerimin güzel bir armağanını verdi. Sümeyra'nın CD'sini:

‘‘Sümeyra-Türkü, Allı Turnam-Kadınlarımızın Yüzleri’’

44 yaşında, 1990'da Frankfurt'ta ölen Sümeyra (Çakır), bakın türkü için ne diyor:

‘‘En yalın bir türküyü, onun inceliğine halel getirmeden taptaze söyleyivermenin, büyük bir çalışma, bir disiplin ve üslup sorunu olduğunu anlamıştım.’’

Anlamayanların, anlayamayanların kulağına küpe olsun.

***

DOSTLARIMI özledim. Onların yazdıklarını, yaptıklarını, yaşadıklarını merak ettim. Bir bir anlatsınlar. Yoksa peşlerine Frankfurt'tan dedektif Tudor'u takarım.



Yazarın Tüm Yazıları