Gündelik yaşamdan sanata bakış

İSTANBUL Modern’de açılan Tasarım Kentleri- 1851-2008 sergisi, sanatın gündelik hayatımızdaki izdüşümünü bütün çıplaklığıyla gösteriyor.

Belki de tersi söylenebilir, gördüğümüz, beğendiğimiz birçok objenin ardındaki sanatsal çabayı fark ettiriyor.

Yer alan kentler ve tarihleri şöyle: Londra 1851, Viyana 1908, Dessau 1928, Paris 1931, Los Angeles 1949, Milano 1957, Tokyo 1987, Londra 2008.

Sergiyi gezerken ilk yargınız şu olacaktır: Bir kentin adını sanat tarihine ancak bir sanatçı, bir sanat akımı yazdırabilir.

Gördüklerimizin tasarım tarihindeki yerini öğreniyoruz.

En belirgin örnek, yakın zamana kadar caddelerde gördüğümüz -ben bir hafta önce gördüm- Citroen 2CV. 1930’lu yıllarda Pierre-Jules Boulanger tarafından hazırlanmış. Minimalist sanatın öncülerinden biri olarak niteleniyor.

Olivetti için tasarlanmış kırmızı plastikten Valentine daktilo, insanın yazma duygusunu kışkırtıyor. Ettore Sottsass ve Perry King tasarlamış.

Tasarım Kentleri
’nde otomobilden iskemleye, puflu koluğa kadar birçok eşyayı göreceksiniz. Hele mimarlıktaki öncü kimliğini taşıyan binalar, mutlaka herkesin dikkatini çekecek, o şehre gittiğinizde görmek isteyeceksiniz.

Masa lambamın da kimin tasarımı olduğunu bu sergiden öğrendim.

Richard Sopper’ın tasarımı Tizio benim yazılarımı, kitaplarımı aydınlatıyormuş meğerse bugüne kadar.

Hayatınızın her dakikasında sanatın etkisinin olduğunu iliklerinize kadar hissedeceğiniz sergiyi, 10 Ağustos 2008 akşamına kadar görebilirsiniz.

Şehre, eşyaya bakışınızı zenginleştirecek bir sergi.

"İĞNE DELİĞİ FOTOĞRAFLARI" ÇOK AYRI BİR GÖRSEL LEZZET

"İğne Deliği" tekniğini kullanan 33 genç fotoğrafçının çalışmaları her zaman bulunup görülecek cinsten değil.

Yine İstanbul Modern’de düzenlenen sergideki fotoğrafların teknik özelliğini yazmalıyım önce.

Adana Adasokağı Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Nuri Gürdil’in kurduğu fotoğraf atölyesine katılan öğrenciler, gerekli donanımı sağlayamadıkları için sorunu fotoğraf makinesinin en ilkel hali sayılan ve Camera Obscura ilkesine dayalı çalışan Pinhole/İğne Deliği tekniği ile çözmüşler. Öğrenciler, üzerlerine delik açılmış konserve kutularını ve benzer nesneleri kullanarak İğne Deliği düzeneklerini yaratmışlar.

Yaratıcılığın en zor koşullarda bile kendini göstermesinin başarılı bir örneği. Bu çalışmalarıyla ödüller almışlar, yurtdışındaki sergilere çağrıldılar.

Öğrenciler, Adana ve çevresinin anıtsal yapılarının, kültürel mirasının fotoğraflarını çekmişler.

Sergi küratörü Engin Özendes, "genç fotoğrafçıların ellerinden çıkan fotoğrafların yüksek bir estetik değere sahip olduğunu" belirtiyor.

Gerçekten, çok etkileyici fotoğraflar.

Sergiyi 24 Ağustos 2008 akşamına kadar gezebilirsiniz.

* * *

YAZ günlerinin kaçırılmaması gereken sergilerinden, her ikisi de.
Yazarın Tüm Yazıları